12 Şubat 2011 Cumartesi

Sermaye, Bilgi ve Devlet

Sermaye, Bilgi ve Devlet

Gürcan Banger

Bilgi toplumu ifadesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılmaya başladı. Öncelikle bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim ve buna bağlı teknolojik değişimler, yaşanan çağın böyle isimlendirilmesine neden oldu. Bu yeni dönemde e-iş, e-ticaret, e-devlet gibi iş görme biçimlerinde önemli değişiklikler yaşadık. Daha önceki dönemlerde bilim ve teknolojilerdeki değişim bu denli hızlı ve ivmeli değildi.

Yine bu dönemde bilginin temel bir üretim girdisine dönüştüğü düşüncesiyle bilgiye verilen önem arttı. Konuyu biraz fazla abartanlar, bir üretim faktörü olarak bilginin, sermaye ve emeğin önüne geçtiğini ve bilgi toplumu çağında bilginin sermaye ve emekten daha önemli ve değerli olduğunu iddia etmeye başladılar.

Doğrusu; bilginin sermaye ve emekten (toplumun gelişiminden) ayrılarak sanki “gökten zembille inmiş” gibi kabul edilmesini yadırgıyorum. Bilginin değerinin, emek ve sermayenin değişen tanımlarını ve dolayısıyla bu üretim faktörlerinin gelişimini doğru kavramayan kafalar tarafından biraz abartıldığını düşünüyorum. Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir ki değişimin öz nitelikleri de değişiyor. Bu nedenle üretim kavramının ve buna bağlı unsurların değişmelerini ve çağa uygun yeni görünümler kazanmalarını son derece olağan buluyorum. Tabii ki, bilginin bugünkü aşırı değerlenmiş pozisyonunu da...

Değişim ve bilgisayar
Bilgisayarın, yeni iletişim ortam ve araçlarının insanların yaşam tarzlarında yenilikler yaratması son derece olağandır. Tekerleğin icadı, yazının bulunması, pusulanın kullanılmaya başlanması, buharla işleyen makinelerin yapılması ve bunlara benzer daha pek çok buluş insanlık tarihinin önemli dönüm noktaları olmuştur. Tüm bu buluşlar insanın yaşamında gerek kişisel, gerekse sosyal olarak önemli değişimlere neden olmuştur.

Bilişim ve iletişim alanında gelişmeleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunlar, 1950’lere kadar olan bilimsel ve teknolojik birikimin sonuçları olarak ortaya çıkmıştır ve tümü, bilişim ve iletişim alanındaki gelişmeler üzerine kurgulanmıştır.

Bilgisayarı diğer insan buluşlarından farklı kılan bazı özellikler vardır. Bilgisayar öncelikle bilgi depolayabilen bir aygıttır. Biz zamanların delikli kartlarla çalışan dokuma tezgâhlarına göre çok daha ileri ve gelişmiş özelliklere sahiptir. Bugünün bilgisayarlarının saniyede milyarlarca temel aritmetik işlemi yapabilecek hız özellikleri vardır. En önemlisi, bilişim sektörünün ticarileşmesindeki gelişmeler nedeniyle bilgisayarların büyük miktarlarda ucuza üretilmesi mümkün olmakta ve artık bilişim ve iletişim aygıtları kolaylıkla yaşamın değişik alanlarında uygulamalı kullanım şansı bulmaktadır.

Gelişimin yansıları
Bilişim ve iletişim sektörlerindeki hızlı ve kapsamlı gelişim, ekonomik sektörler arasında hizmetler sektörünün önem kazanmasına neden olmuştur. Bu nedenle hizmetler sektörünün gelişkinliği, bilgi toplumunun göstergelerinden birisi olarak kabul edilir.

Hizmetler sektörünün aşırı büyümesinin, Türkiye gibi ülkelerde kırdan kente göçün olumsuz etkileri ile gizli ve açık işsizliği gizleyen bir yanı olduğunu da unutmamalıyız. Ben, bilgi toplumunda bilginin emek ve sermayenin önüne geçtiğini iddia edenlere kuşku ile bakıyorum. Hele ki, yabancı sermayenin ülkemize gelip yatırım yapması için bir ip cambazlığı yapmadığımızın kaldığı şu günlerde... Bilgi önemlidir ama emek ve sermaye de en az bilgi kadar önemlidir. Bilginin öneminin artması, sermaye ve emeğin önemsiz olduğu anlamına hiçbir zaman gelmez.

Bilgi Toplumu ve Devlet
Bir toplumun sosyal göstergeleri vardır. Bunlardan birisi de devletin örgütlenme ve kurumsallaşma düzeyidir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir devletin pozisyon kalitesini belirlemek için kullanılan göstergelerden birisi, bilgi karşısında aldığı tutum olagelmiştir.

Yaşadığımız döneme Bilgi Çağı adı verilmesinin nedeni, bu dönemde emek ve sermayeye ek olarak bilginin üretim faktörleri arasında değerinin yükselmesidir. Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler nedeniyle iş yapma biçimleri değişmiş ve bilgisayar ile Internet ortamında yapılan iş modelleri türetilmiştir. Bunlara kısaca e-iş adı veriliyor.

E-devlet
Ekonominin ve üretimin değişik biçimlerde önemli bir aktörü olan devletin de yeni iş görme modellerinden etkilenmemesi mümkün olamazdı. Devlet işlerinin (devletin devletle, vatandaşın devletle veya devletin kendisi ve vatandaşla olan işlerinin) bilişim ve Internet ortamına taşınması modeli için e-devlet tanımlaması kullanılıyor.

Öncelikle ABD’de başlayan devletin bilişim ortamına taşınması, toplumsal ilerlemenin bir gereği olarak bizim ülkemize de yansıdı. Ama anlaşılıyor ki, devlet bu konuda bilgisayar ortamında oyun oynayıp Internet’te sohbet eden küçük çocuklar kadar bile başarılı değil.

Ne yapmalı?
Devlet, bir anlamda toplumun aynasıdır. Toplumda bilimsel ve teknolojik ilerleme yer buldukça bunun yansıları doğrudan devlete olacaktır. Bu nedenle bilişimin önündeki engellerin kaldırılmasında ve sektörün teşvik edilmesinde devletin kolaylaştırıcı ve özendirici olması gereklidir.

Başta Ankara’daki seçilmiş temsilcilerimiz ve her kademedeki bürokratlarımız olmak üzere herkesin bir sonraki dönemde devleti dönüştürecek olan bilişim için neler yaptığını kendisine sorması gerekmektedir. Takdir edersiniz ki, kendisi bilgisayar kullanmayı bilmeyen kişilerin bilişim sektörünün (hiç kuşkusuz bilim yapmanın ve teknoloji geliştirmenin) önünü açmaya ve gelişimine katkıları da olması beklenemez.

1 yorum: