23 Ekim 2010 Cumartesi

Bu Hafta Eskişehirspor

Bu Hafta Eskişehirspor
24 Ekim 2010 köşe yazısı

Gürcan Banger

Eskişehirspor, Karabük deplasmanında Karabükspor’u 2-1 yenerek ligdeki ikinci galibiyetini aldı. Bu nedenle Eskişehirspor taraftarının yüzü gülüyor. Bu maçın değerlendirmesine girmeden önce geçtiğimiz İBB maçından sonra bu köşede yaptığım değerlendirmeden bazı aktarmalar yapmak isterim.

Şunları yazmıştım: “Öncelikle şunu söylemeliyim ki; Eskişehirspor’un teknik yönetimi için Bülent Uygun’un son derece doğru bir seçim olduğunu düşünüyorum. Bülent Uygun’un doğruluğu konusunda birkaç dayanağım var. Birincisi; Uygun’un Sivas’ta oynattığı futbolu hatırladığımda ve bunu Eskişehirspor’un oyuncu yapısı ile eşlediğimde bir uyum gözlüyorum. Uygun’un futbolu teknik yönetim tarzı, yeni takımının kadrosuna ve bu oyuncuların yetenekleri ile son derece etkili ve başarılı sonuçlar verebilir. Tüm olumsuzluklara rağmen İBB ile yapılan ve Eskişehirspor’un 1-0 kazandığı maçta bunu net biçimde gördük.”

“Bu maç nedeniyle başka gözlemlerimiz de oldu. Birincisi; daha önceki teknik direktörün neden Erkan Zengin’i tam zamanlı oynatmadığı konusundaki sorulara cevap bulduk. “Erkan bu takımda direkt oynar” cevabını bu oyuncu güzel ve girişimci oyunuyla kendisi verdi. İkincisi; Sadıgov gibi bir oyuncunun varlığını Azerbaycan’da Türkiye ulusal takımına gol attıktan sonra öğrendik. Bülent Uygun, bu oyuncuyu 90 dakika oynatarak takıma kazandırdı. Üçüncüsü; Uygun ile Batuhan Karadeniz’in ülkenin önemli oyuncularından birisi haline gelebileceğini gözledik. Dördüncüsü; Adem Sarı, Sezer ve takımın henüz vitrine çıkamamış genç oyuncuları Bülent Uygun ile çok daha başarılı olabilirler. Özellikle Adem ve Sezer’in önümüzdeki dönemde ligin önemli oyuncuları olarak daha fazla anılacakları kanısındayım.”

“Günlük konuşmalarda çevreme anlattığım ama yazmamış olduğum bir noktayı da eklemeliyim. Genelde Eskişehirspor’un önceki teknik direktör (Çalımbay) ile geçen futbol sezonunda başarılı ve bu sezonun ilk maçlarında ise başarısız olduğu konuşuluyor. Adeta geçtiğimiz sezonu başarı ile kapatmış bir teknik direktörün (birkaç maçta puan kaybedildi diye) gönderilmesi ile haksız bir iş yapılmış havası yaratılıyor. Bana sorarsanız; beklenmedik ve sürpriz olan, (Çalımbay’ın) bu sezonun başarısızlığı değil; geçmiş sezonun başarılı görüntüsüdür. Başarılı gibi görünen bir sezonun arkasından daha güçlü bir kadro kurulmasına rağmen elde edilen başarısızlık, özünde başarısız bir teknik yönetimin (takım kurmanın ve oyun kurgusunun) gerçek görüntüsü idi. Başarısız teknik direktörün daha başarılı olması beklenen bir başkası ile değiştirilmesi gerekiyordu; gecikerek de olsa bu değişiklik yapıldı. İBB maçında içinde izlediğim bazı sorunlara rağmen; daha maçın başından itibaren bu oyunun kazanılacağından kuşkum olmadı. Bundan sonraki haftalarda takımın çok daha iyi olacağının işaretlerini aldım. “

Bunları yazmıştım. Özetle; İBB maçından sonra Karabükspor maçı da Bülent Uygun’un Eskişehirspor için doğru tercih olduğu ve Eskişehirspor futbol akımının sezon başındaki başarısız görüntüsünden çok daha iyi futbol oynayabileceği bir kez daha ortaya çıktı.

Gelelim Karabük deplasmanına… İlk tespit etmek istediğim nokta; Bülent Uygun’un Karabükspor’un nasıl durdurulacağını doğru tespit etmiş olmasıdır. Karabükspor’un yetenekli oyuncuları olmasına rağmen iç saha galibiyetlerinde baş faktörler Emenike ile bozuk oyun zemini oluyordu. Bülent Uygun bunların nasıl aşılabileceği konusunda bir örnek gösterdi. Uygun’un oyun taktiğini okuyabilen teknik direktörler için Karabük maçları muhtemelen daha az sorunlu olacaktır. Cernat’ın sakatlık nedeniyle yokluğunda Karabük teknik direktörü Yücel İldiz’in de (sadece Emenike’ye dayalı olmayan) farklı bir taktik geliştirmesi gerekebilir.

Sadıgov konusunda geçen hafta olumlu sayılabilecek cümleler yazmıştım. Bu maçta ise agresif oyununu bir tehditkar buldum. Maçın hakemi Özgür Yankaya’nın biraz daha ayrıntıcı olması durumunda ikinci sarıdan kırmızıyı görmesi işten bile değildi. Maçın 2-1 olduğu sırada Karabük lehine verilebilecek bir penaltı Eskişehirspor’un iki puanına mal olabilirdi.

Türkiye’de ve Eskişehir’de Sadıgov’un varlığını Azerbaycan – Türkiye maçında öğrendik. Bülent Uygun bu oyuncuyu doğru biçimde değerlendirdi. Doğrusu Sadıgov’un agresif oyununu takdir ediyorum ama sarı kart ve penaltı konusunda daha dikkatli olması gerekiyor. Hiç kuşkum yok ki; Bülent Uygun kendisini uyaracaktır.

Geçen sezon ve bu sezonun ilk maçlarında güven vermeyen kaleci Ivesa’nın daha sağlam bir defans ve orta alan kurgusuyla daha güvenli oynadığını gözledik. Takımın maçın ikinci yarısındaki olumsuz görünüme rağmen bu fazlaca kaleci hatası korkusu ile izlemedik.

Erkan Zengin, Eskişehirspor’da en fonksiyonel bulduğum oyunculardan birisi… Ama Karabük maçında önceki İBB maçı kadar oyuna katkısı olmadı. Eğer Batuhan indirmeli ve Adem vurmalı bir oyun oynanacaksa bu durumda yan atakların önemi büyük demektir. Dolayısıyla Erkan Zengin’in defansif görevi yanında hücuma daha fazla katkısı olması gerekir.

Eskişehirspor’da yıldız oyuncu gözüyle baktığım iki sporcu var: Sezer Öztürk ve Adem Sarı. Karabük maçında ikisinin performansını da yeterli bulmadım. Yeteneklerinin bu maçta ortaya koyduklarından çok daha fazla olduğuna eminim. Bu yetersizlik durumunu şimdilik (tüm iyileştirme çabalarına rağmen hâlâ bozuk olan) Karabük stadının kötü oyun zeminine bağlamak istiyorum.

Eskişehirspor ile birlikte yıldız olmasını beklediğim bir diğer oyuncu ise Batuhan Karadeniz. Fiziksel özellikleri bir santrfor olmak için fazlasıyla yeterli. Diğer yandan henüz ağır bir görüntüsü var. Çabukluğunu ve buna bağlı olarak top kullanma tekniğini biraz daha geliştirdiği takdirde Avrupa ölçüsünde bir yıldız olacak ön kaliteye sahip. Genelde oyunculuk özelliklerinden daha çok güncel yaşam anekdotları ile anılan Batuhan’ın Bülent Uygun yönetim ve denetiminde çok hızla yükseleceğini öngörebilirim. Hiç kuşkusuz; Batuhan’ın bu konumu istemesi ve yaşamını buna göre içselleştirmesi kaçınılmaz bir şart olarak duruyor.

Karabük maçının ilk devresi için yapacağım çok fazla bir eleştiri yok. Ama ikinci yarı için söylemek istediklerim var. Maçın ikinci 45 dakikasında Karabükspor’un daha istekli olması yanında Eskişehirspor’un da düşüşünü gözledim. Sanki Eskişehir orta sahası hiç yok gibiydi. Top en uçtaki Batuhan’la (daha sonra Jaycee ile) Eskişehir defansı arasında gitti geldi. Defansın ileriye attığı her top anında Karabük hücumu olarak geri geldi. Bunda; Eskişehir futbol takımının geriye yaslanması dışında orta saha hâkimiyetini kaybetmesi ve ileride top tutamaması etkili oldu.

İkinci yarıda Eskişehir defansı Emenike’ye bir kez şans verdi; sağlam yapılı golcü de bu fırsatı kaçırmadı. Ama Eskişehir defansı her maçta bu denli sağlam ve şanslı olmayabilir. Her ne kadar maç boyunca Karabük gol fırsatı bulmadı ise de ikinci yarıdaki futbol yaklaşımı ile her zaman iyi sonuç olmak mümkün değil. Bunun sonu dan-dun’a gider ki; bu da futbol kenti Eskişehir’e asla yakışmaz.

Ekim sonunda Eskişehirspor – Ankaragücü maçı var. Bu maç için ilk ve büyük ihtimalli beklentim Eskişehir galibiyetidir. Ardından İstanbul’da Fenerbahçe maçı gelecek. Bülent Uygun ile Eskişehirspor’un geldiği noktayı belli edecek maç bu karşılaşma olacaktır. Takımı bu maçı da kazanabilecek duruma getirmek için yeterli zaman var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder