7 Ekim 2010 Perşembe

Finansman, Pazarlama, Bilgi ve Danışmanlık

Finansman, Pazarlama, Bilgi ve Danışmanlık

Gürcan Banger

Hizmet, ticaret veya sanayi ayırt etmeksizin; iş çevrelerine ve firmalara yaptığım ziyaretlerde iki önemli eksiklik veya zafiyeti gözlüyorum. Bunlardan birincisi finansman… Parasal olarak çok güçlü olan firmalarımızda (ki, ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli olanlardan söz ediyorum) finansman yönetiminde ciddi sorunlar olabiliyor. Kurumsallaşma düzeyi düşük firmalarda bu durum daha açık bir şekilde gözleniyor.

İş dünyasının bir diğer eksiklik ve zafiyet alanı ise pazarlama… Henüz müşteri bekleme ve mevcut müşteri ile yetinme dönemini aşamadık. Pek çok işletme sahibi veya yöneticisi, pazarlamanın bir işletmenin en önemli birimlerinden / fonksiyonlarından birisi olduğunu kavramış değil. Çoğu zaman pazarlama ile satışçılık birbirine karıştırılıyor. Satışın bugünkü müşteriye hizmet, pazarlamanın ise geleceğin müşterisini yaratma olduğu olgusunu kavrayamadık.

Bir diğer ilginç yan ise işletme sahipleri ve yöneticilerinin önemli bir bölümünün bu eksiklikleri görme ve düzeltme konusunda fazlaca gayretli olmayışları… Tespit ve çözüme gayret olmadığı gibi; onun öncesinde bu tür işletme yönetimi fonksiyonlarını öğrenme konusunda da gözlenen bir girişimcilik yok.

İşletme kültürünü orta veya yüksek düzeyli okullarda öğrenmiş olsak bile bugünün şartlarında geçmişte öğrendiklerimiz yeterli olmuyor. Günümüzde iş alanında gelişen ihtiyaçlardan birisi, öğrenmenin sürekli hale gelmesidir. Sıklıkla ifade ettiğim gibi; sadece okul ile sınırlanmış bir öğrenim anlayışı, bugünün dünyasında yeterli değildir. Yaşamın hangi alanında yer alınırsa alınsın, bireylerin kendilerini sürekli geliştirmesi, günlük faaliyetlerin ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Hiç kuşkusuz; bizdeki gibi düşük yoğunluklu iş yaşamlarına bakarak, bu konuda bir değerlendirme yapmak doğru olmaz. Bugün rekabetin, bir yandan ulusal sınırlara dayandığı, diğer yandan küresel boyutlar kazandığı düşünülürse, eğitimsiz iş yaşamlarının ilerleyen zamanda çok daha büyük götürülerinin olacağı kesindir. Günümüzde ayakta kalmak ve gelişmek isteyen her işletme, eğitime hem kurumsal hem de kişisel düzeyde önem vermek zorundadır. Dev adımlarla büyüyen bilgi miktarı karşısında, dün ile bugünü bir tutarak kendini yenilemeden ayakta kalmaya çalışmak, geleceği kaybetmenin bir başka ismidir.

20’nci yüzyılın ortalarına kadar işletme yönetimi için gerekli olan bilgi miktarı sınırlı idi. Çoğu zaman okulda veya günlük yaşamın içinde elde edilen bilgiler ve deneyim yeterli olabiliyordu. Bugün ise işletme yönetimi, bilginin en etkin ve yoğun geliştiği alanlardan birisi olarak göze yapıyor. Pazarlama, satış, müşteri ilişkileri, bütçeleme, halkla ilişkiler, iletişim, reklam ve stratejik yönetim gibi konularda her gün ciltler dolusu yeni belge üretiliyor.

Bir yöneticinin veya iş sahibinin bu denli büyük, giderek artan ve çeşitlenen bilgi hacminin tümüne sahip olmasını beklemek hayal olur. Ayrıca çok da gerekli değildir. İşletme içinde yetki ve sorumluluklar dağıtılarak, bilgi ihtiyacı da paylaşılmış olur. Ama eğitim ihtiyacının tüm yöneticilerin sorunu olduğu düşünülürse, gerekli yönetim ve işletme bilgisinin sağlanması için ‘iyi’ bir yolun bulunması gerekir.

İşletmede bilgi ihtiyacını gidermenin geleneksel yollarının pek çoğu bilinir. Yöneticilerin kendilerini geliştirmek için okuma alışkanlıkları edinmeleri bunlardan bir tanesidir. Gene; bir geleneksel yaklaşım olarak işletme içinden birilerinin eğitim düzenlemesi düşünülebilir. Bir başka yol ise işletme dışında eğitim ve danışmanlık desteği almaktır. Diğer yandan; alınacak eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin ilgili işletmenin konu, amaç ve fonksiyonlarına uyumlu olması ve uygulamaya önem vermesi, başarı açısından vazgeçilmez önemdedir. ”Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek” konusunda kuşku yok. Ama bizim eğitim – öğretim modelimizin eksiklikleri ve zayıflıkları nedeniyle bazen bir firmanın ‘elinden tutup’ çözümü uygulamalı olarak üretmek gerekebiliyor.

Ülkemizde iş alanlarında eğitim ve danışmanlık veren firmaların sayıları son yıllarda artmaya başladı. AB süreci ile birlikte firmalar da eğitim ve danışmanlık desteği almanın önemini kavramaya başladılar. Pek çok firma, gerekli bilgi donanımı olmadan ekonomik büyümenin mümkün olmayacağını öğrendi. Bu bağlamda ihracatın değer kazanmasının da önemi var. Hızlı büyüyüp gelişen kentlere ve şirketlere baktığımızda, bilgiyi dayanak almış ihracatın önemini görüyoruz. İhracat için, geleneksel sanayi ve ticarete oranla çok daha fazla bilgiye ihtiyaç var.

Ülkemizde sanayileşme ve şirketleşme, kendi iç dinamikleri ile gelişmemiştir. Sınai ve ticari gelişmenin oluşmasında en büyük katkılar, dış dinamiklere ve kamuya aittir. Bu nedenle işletmelerimizin geleneksel bir iç değişim özelliği yoktur. İşletmelerimizin kurumsal bir işleyiş kazanmalarının tarihi de çok eski değildir. Bu iç değişim özelliğinin kazandırılmasında, işletme dışında alınacak eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin önemi ve yararı vardır.

İşletmelerimizin pek çoğu, yönetici ve sahiplerinin aynı ailenin bireyleri olduğu aile işletmeleridir. Bu tür işletmelerin en büyük sorunlarından birisi, ailenin büyümesi ile birlikte şirketin devamlılığında sorunlar yaşanmasıdır. Aile işletmelerinin önündeki ufuk, şirketin aile yapısına uygun biçimde kurumsallaşması ve yeniden yapılanmasıdır. Bu konuda da dışarıdan alınacak danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin yararları olabilir.

Yaşadığınız kentteki kitapçıları dolaşın ve raflardaki kitapların konularına göz atın. Giderek artan sayıda iş dünyası ve iş kültürü ile ilgili kitap ve dergi bulunduğunu göreceksiniz. Dünyanın önemli bilim adamları ve düşünürleri arasında işletme gurularının sayısı hızla artıyor. Sadece bu göstergeler bile iş konusundaki görkemli değişimi anlatmak için yeterli. Artık okulda ya da baba işyerinde alınan deneyim yeterli değil. Daha fazla okumak, daha fazla uzmanı dinlemek ve ihtiyaç olduğunda danışmanlık hizmeti almak gerekir. Bu bağda bilgi, hiçbir dönemde olmadığı kadar önemli…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder