9 Aralık 2010 Perşembe

Aşırı Güç Kullanımı Var mı?

Aşırı Güç Kullanımı Var mı?

Gürcan Banger

Dünya İnsan Hakları Günü’nde söz etmemiz gereken konulardan birisi demokrasi olsa gerek. Konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir anımı anlatarak başlayayım. Belleğim beni yanıltmıyorsa; 1973 yılı idi. ODTÜ Mimarlık Bölümü’ne rahmetli Faruk Tabak ile birlikte kayıt olmuştuk. Daha okulu yeni tanımaya başlıyoruz. Derken bizden daha üst sınıflarda okuyan bir öğrenci elinde bir imza kâğıdı ile geldi. Öğrenci atölyesinin eskisi gibi ücretsiz olması için imza topladıklarını söyleyerek imza atmamızı talep etti. Sınıftan pek çok arkadaş da bu masum dilekçeyi imzaladık.

1973 yılı olduğunu (henüz darbe rüzgârlarının esmekte olduğunu) düşünerek sonrasını tahmin edebilirsiniz. İmza listesi bir toplu hareket uygulaması gördü. İmza listesinde yer alan isimlerin tümü Mimarlık Fakültesi Dekanı tarafından sorguya çekildi. Niyet belliydi. Özellikle ODTÜ’de yeni olanların gözü korkutularak bundan sonra toplu bir harekette bulunmalarının önü alınmak isteniyordu. Dekan’ın yaklaşımı bilerek, isteyerek yapılmış bir bastırma hareketi idi. Çünkü o sıralar düzene karşı sayılabilecek türden faaliyetler istenmiyordu.

İlk ve orta öğrenimdeki ufak tefek, önemsiz öğretmen baskılarını bir tarafa koyarsak; böyle bir şeyi o olay ile ilk kez yaşamış ve kendimi baskı altına alınmış hissetmiştim. 1970’lerin sonrasında gelişenleri hatırlarsanız, bu olayın sıradan bir anıdan öteye gitmediğini düşünebilirsiniz.

Bu küçük anekdotu neden hatırladım? Birkaç gün önce Rektörler Toplantısı’nı protesto etmek isteyen öğrencilere karşı emniyet güçlerinin tepkisini görünce aklıma bu olay geldi. Aralarında bir benzerlik kurdum. Aşırı güç kullanımı olarak tanımlanan bastırma hareketi, besbelli bilinerek, istenerek yapılmış bir bastırma hareketi idi. Güvenlik güçlerinin bu tür bir yaklaşımı inisiyatif kullanarak ve talimat dışı yaptığını düşünmek abes olur. Siyasal iktidar sözcülerinin olayı açıklamak için kullandıkları üslup ve asla özür dileme tavrı içinde olmayışları bunun bir bastırma hareketi olduğunu ve talimatla / emirle yapıldığını doğruluyor. Dolayısıyla bu istem dışı yapılmış bir aşırı güç kullanımı değil. Aşırı güç kullanılarak bastırılmak istenen bir durum, aşırı güç kullanılarak bastırılmaya tevessül edilmişti. Baskı yönünde talimat, emir, niyet ve istek vardı.

Demokrasi bir avuç kum gibidir. Onu avucunuzda daha fazla sıkarak ayarında tutamazsınız. Toplumun değişik kesimleri mal ve can güvenliğine zarar vermeden tepkilerini gösterebilmelidir. Bu tepkiyi yansıtmanın yazmak, çizmek, toplantı yapmak ve yasal miting düzenlemek gibi zararsız sivil itaatsizlik formunda örnekleri de olabilir. Bunları anında ve aşırı güçle bastırma yoluna giderseniz, o zaman tepkiler kendisine başkaca yollar arayacaktır. Bunun örneği on yıllardır Güneydoğu’da yaşanmaktadır. Sadece aşırı güç kullanımı üzerine kurgulanmış bir çözüm, Güneydoğu’da (ve ülkenin başka noktalarında da) pek çok canın kaybına neden oldu.

Eğer düdüklü tencerenin emniyet supabını tıkayarak buhar çıkışını önlerseniz, bu durumda çok daha ciddi sonuçlara neden olursunuz. Diğer yandan iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin yapılan uygulamayı, karşılarındaki kişileri potansiyel suçlu olarak göstererek kendilerini savunmaya çalışmaları demokrasi sınırları içinde kavranabilecek bir durum asla değildir. Demokrasi, bir toplumda değişik türden tepkilerin ve eleştirilerin de bulunabileceğini kabul eden bir yönetim anlayışıdır.

Nedir Demokrasi?
Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi demektir. Demokrasiyi, yönetim sisteminde halkın iradesinin egemen olması ve yönetenlerin halk tarafından denetlenmesi olarak da anlayabiliriz.

Günlük yaşamda demokrasinin anlamı biraz daha genişleyip zenginleşiyor. Örneğin demokrasiye uygun kişilik özelliklerine baktığımızda, demokrat olmanın pek sıradan bir özellik olmadığını görüyoruz.

Halkın, yönetim hakkını kullanıp işleyişi denetleyebilmesi için bireylerin sosyal ve politik konularda duyarlı olmaları gerekiyor. Ancak çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı olan insanlar, yönetime katılma ve denetleme konusunda irade ve inisiyatif sahibi olabilirler.

Demokrasi, toplu ve katılımlı irade olduğundan işbirliği, konunun önemli kavramlardan birisi olarak yer alır. Bu nedenle bireylerin birbirlerini kabul etme, karşılıklı saygı gösterme ve birlikte çalışabilme özelliklerine sahip olmaları gerekir.

“Ben yaptım oldu” veya “Bilirsem ben bilirim” tarzına sahip insanları çevrenizde görebilirsiniz. Bu kişiler, asla yanıldıklarını kabul etmezler. Yanıldıkları zaman da “dün, dündür; bugün, bugündür” olur. Demokrat bir birey, öncelikle yanılabileceğini ve bundan ders alıp tutum ve davranışlarını düzeltebileceğini kabul eden bireydir.

Gerçekten demokrat kişilik yapısı, her zaman yeni durumların olabileceğini kabul eden, dolayısıyla yeni gelişmelerle görüş ve düşüncelerine değiştirebileceğini benimseyen özelliktedir. Kimse yanılmaz değildir. Değişimin kendisinin bile değiştiği bir dünyada başka türlü olmak mümkün müdür!

Toplumumuzda en zor anlaşılan kavramlardan birisi de eleştiridir. Eleştiri, kolayca bir karalama kampanyası haline dönüşebilirken, eleştirilen de kritikleri kabul etmekte hayli zorlanır. Demokrat kişilik, hem eleştirilere tahammüllü olmayı hem de eleştirinin dozunu yapılan yanlışı düzeltmek olarak anlamayı zorunlu kılar. Eleştiri, denetlemenin en önemli araçlarından birisidir.

Yukarıda sözünü ettiğim özelliklerin doğal sonuçlarından birisi de demokrat kişinin esnek ve açık düşünceli olmasıdır. Demokrat insan, kendisini başkalarının yerine koyarak onları anlamayı becerebilen kişidir. Bu da bir diğer özellik olan uzlaşmacılığın kapısını aralar. Uzlaşmacılık, biteviye ödün verme anlamına gelmez tabii. Çatışmaları yönetip denetleyerek ortak kararlara varabilmeyi hedefler. Benim demokrat bir insanda arayacağım diğer iki özellik saygı ve hoşgörüdür. Bu iki özelliği yeterince geliştirmemiş bir insanın uzlaşmacı olması da mümkün değildir zaten.

İnsanlar güven duydukları kişilerle işbirliği ve katılım içinde olurlar. Bireylerin sorumluluklarının farkında olduklarını birbirlerine hissettirmeleri ve karşılıklı bir güven ortamı sağlamaları demokrasinin işlerliği için kaçınılmazdır. Bu ölçütleri kullanarak kim demokrat, kim değil; onun sınaması da size kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder