28 Aralık 2010 Salı

İletişim Sanallaşırken Erkek ve Kadın

İletişim Sanallaşırken Erkek ve Kadın

Gürcan Banger

Başta İnternet olmak üzere gelişen teknoloji, insanlar arası iletişimi ve giderek ilişkileri sanal hale getirdi. Yüz yüze konuşmaların ve insan insana yakınlaşmanın yerini sanal tabanlı iletişim aldı.

İletişim, örneğin İnternet ortamındaki gibi sanal olsa bunun ne zararı var diye sorabilirsiniz. Yüz yüze iletişimde ve yakın ortamda ilişkide gönderilen mesaj dışında bir de beden dilinin ilettikleri var. Böyle ortamlarda gözleri, elleri ve beden hareketlerini okuyarak anlama ve algılama başarımızı artırıyoruz. Diğer yandan sanallık, beden dilinin özelliklerini izlenemez hale getiriyor. Böylece algılama ve yorum yapma yetimizin ihtiyacı olan önemli verilerden uzak kalıyoruz. Bu nedenle sanal iletişimin tarafları olan kişiler de kendilerini olduklarından çok daha farklı tanıtabiliyorlar. Bir anlamda sanallık, kişinin gerçekliğini gizliyor.

Sanallık, yeni sayılabilecek bir durum. Diğer yandan iletişimi ve ilişkiyi zorlaştıran bir diğer hastalık ise çok daha eskilere ait. Örneğin karşı cinslerin iletişiminde böyle bir sıkıntı sıklıkla ortaya çıkıyor. Karşı tarafa ön yargılarla veya kulaktan dolma bilgilerle yaklaştığımızda onu yanlış tanıma ve değerlendirme gibi bir sonuç oluşuyor. Bu durumun bir nedeni, karşı cinslerin anatomik yapılarından ve sosyal kültürden gelen özelliklerinin farklı olduğuna dikkat etmemektir. Kadın veya erkek; her ikisi de insan türüne ait olmakla birlikte aynı değiller. Onları aynı kabul etmek, daha baştan hata yapmak anlamına geliyor.

Hiç kuşkusuz; kadınlar ve erkekler için kesin çizgileri olan kimlik profilleri çizmek doğru olmaz. Ama yapılan bilimsel araştırmalar, (her ne kadar sosyal kültüre bağlı yönleri olsa da) her cinsiyetin kendine özgü birtakım baskın niteliklerini ortaya koyuyor. Bu nedenle cinsiyetleri, anatomik ve sosyal olarak birbirinden ayıran özellikleri bilmek, karşı cinsle iletişim kurmak için önemli ipuçları verir.

Her cinsiyet grubunun kendi içinde bazı kategoriler oluştuğunun da farkında olmak gerekir. Bu kategorilerin oluşması ise (kanımca) büyük ölçüde kişisel gelişimlerini nasıl bir aile ortamında sağladıklarına bağlı. Karakter özellikleri, aile ortamının nitelikleri ile anne ve babanın çocuk gelişimi konusundaki tercihlerinden büyük oranda etkileniyor. Ailenin ekonomik, sosyal ve kültürel özellikleri ile çocuğa yansıyan inanç yapısının önemli kişilik etkileri oluyor. Diğer yandan bizim toplumumuz açısından bakıldığında; erkeklerin baskın, kadınların ise itaat etmesi gereken pasif cinsiyet olarak yetiştirilmelerinin sosyal rol ve statülerini belirleyen etkisi var.

Buraya kadar özetlediğim genel çerçevenin nasıl gerginliklere yol açtığına ilişkin bir örnek vermek isterim. Fakat bu sözlerimin erkekleri veya kadınları genel anlamda etiketlemekten ziyade bir gözlem örneği oluşturduğunu belirtmek isterim. Her birey kendi genelleme ve soyutlamalarını kendisi yapmalıdır. Bu nedenle “erkeklerin kadınlarını algılayışını” ifade edecek olan sözlerimi yorumlarken, “bazı erkeklerin bazı kadınları algılayışı” olarak almak daha uygun olur.

Erkekler ve Kadınlar
Erkeklerin kadınları algılama modeli üzerinden örnekleyelim. Erkekler sürekli şikâyet eden ve sorun getiren kadınlardan hoşlanmazlar. Genelde erkeklerin şikâyet sandıkları, kadınların yalnızca paylaşma istemidir ama sonuçta oluşan durum, erkeklerin bunu şikâyet olarak algılamalarıdır. Bu olguyu fark etmeyen kadınlar, bir ‘şikâyet sahnesi’ oluşturmaya devam eder ve paylaşıma farklılık getirmeyi düşünmezler.

Erkekler kendilerinden sürekli bir şeyler isteyen kadınlardan hoşlanmazlar. İstenen şey haklı bir talep olsa bile isteklerin sıklıkla oluşuyor olması, erkekler için bir rahatsızlık nedenidir. Erkeğin değişmeyeceği durumlarda bile (işte, ailede veya duygusal ilişkide) kadının yaklaşım ve tarz değişikliği yapması ile daha uygun bir iletişim ve ilişki ortamı sağlanabilir.

Erkekler, baskın cinsiyet olarak yetiştirilmelerine rağmen her konunun kendi onaylarına sunulmasından hoşlanmazlar. Kadınların (zaman zaman da olsa) kendi inisiyatiflerini kullanarak kararlarını vermeleri veya tercihlerini yapmalarını isterler. Dolayısıyla karar anlamında paylaşımında da bir orta yol bulmak gerekir.

Özellikle duygusal ilişkide erkeğin ketum olduğundan ve sevgisini ifade edemediğinden şikâyet edilir. Ama ilginç biçimde erkeklerin de bu konuda kadınlardan şikâyetçi olduğu durumlar vardır. Bu nedenle erkekten güzel sözler bekleyen kadının, kendisinin aynı davranışı gösterip göstermediğine dikkat etmesi gerekir.

Sözün özü; bu saydıklarım, sadece örnek olması açısından verilmiş gözlemler… Hiç kuşkusuz; konuya kadın bakış açısından bakarak farklı gözlemlere ulaşılabilir. Önemli olan, karşılıklı tarafların birbirini anlamayı istemeleri ve bu konu için zaman ayırıp çaba sarf etmeleridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder