13 Aralık 2010 Pazartesi

Futbol Muhabbeti

Futbol Muhabbeti

Gürcan Banger

Bülent Uygun, Eskişehirspor’un başına geldiğinde takımın onunla başarılı olacağını savunanlardandım. Her geçen gün bu konuda yazdıklarımın doğrulanması beni sevindiriyor. Önceki teknik direktörün farkında bile olmadığı bazı oyuncular takıma doğru monte edilerek sakatlıklara rağmen sağlam bir yapı ortaya çıkarıldı. Geçen sezon ve bu sezonun ilk maçlarında güven vermeyen Eskişehirspor, artık taraftarına güven veren bir oyun oynuyor. Yakın zamanda oynanan Trabzon ve Kayseri maçlarında bunu gördük. Beşiktaş maçı da doğrulanması oldu.

Geçen sezonun başarısının büyük ölçüde tesadüflere bağlı olduğunu, diğer yandan kaybedilen bazı amaçların açıklamasının zor olduğunu bir şekilde anlatmıştım. Şu anki oyun sistemi ile takım bir puan cepte olarak başlıyor; uygun şartlarda da maçı kazanmayı biliyor. Bu arada Beşiktaş maçındaki görüntüler, şehrin maç izlemeyi ve tezahürat yapmayı bilen taraftarı ile övünmesi gerektiğini ortaya koydu. Bando Es-Es ise tam anlamıyla marka oldu. Dilerim; her iki olgunun da sürekliliği sağlanabilir.

Eskişehirspor, Uygun’un Sivas’ı oynattığı tarza benzer biçimde oynuyor. Karşı takımı orta saha çizgisine kadar çıkmaya zorluyor. Bulduğu ilk fırsatta da hızlı oyuncuları gole yaklaşıyor. Beşiktaş maçında sayabildiğim kadarı ile gol vuruşu durumu olarak kabul edilebilecek 9 pozisyon vardı. Bunlara daha düşük ihtimalli olanları ekleyerek 11 tane pozisyon diyebiliriz. Beşiktaş’ın gole yakın olduğu anlar ise ikiyi geçmez. Durum böyle iken yaygın medya kanallarındaki yorumcuların sanki Beşiktaş kendi başına oynamış gibi duran konuşmalarını anlamak mümkün değil. Trabzon haricinde büyük diye isimlendirilen takımların oyun ve puan olarak sürünür halde olmalarına rağmen bu denli ‘büyüklere’ angaje olmuş yorumcuları anlamak mümkün değil.

Pek çok takımı perişan eden Karabük karşısında da kapalı oyun ve kontratak tarzı bir oyunla puanlar kazanılmıştı. Bu mantık, Karabük’te golcü santrfor Emenike’yi büyük ölçüde durdurabilmiş ve maçı lehine çevirmişti. Eskişehirspor’un yükselen ivmesi futbolseverler için sevindirici bir durum oluşturuyor. Takımın maçlarını izlemek üzere komşu il ve ilçelerden seyirciler geldiği düşünülürse kazancın çok yönlü olduğu anlaşılır.

Bu arada Bülent Uygun’a verilen cezanın geçiştirilmemesi gerektiği düşüncesindeyim. Daha önce de Eskişehirspor ve Bülent Uygun üzerine oyunlar oynanmaya çalışıldığını yazmıştım. Maçlarda bazı hakem kararlarının da bu tavrı doğrular nitelikte olduğunu gözlüyorum. Muhtemelen “iyi sıhhate olsunlar” kategorisinden birileri kulübün ya da takımın açığını kolluyor olabilir.

Eskişehirspor’un oynadığı tarza benzer biçimde; cumartesi gecesi Gençlerbirliği Galatasaray’ı mağlup etti. Öyle anlaşılıyor ki; kapanıp kontratak ile gol arama anlayışı ülke futboluna daha fazla hakim olacak. Bu tarzda oynayan iki takım karşı karşıya geldiğinde nasıl bir oyun ortaya çıkar bilmek zor. Ama kesin olan şu ki; temaşa zevki yüksek olmayan bir oyun olacaktır. Diğer yandan yüksek transfer ücretli oyuncularla açık ve temaşa zevki yüksek oyun oynama çabasında olan teknik direktörlerin kapanan ve hızlı kontratağa çıkan takımlara henüz önlem alamadıkları da ortada.

Futbol ile ilgili başka gözlemlerinden de söz etmek istiyorum. 6+2+2 şeklindeki yabancı transfer kuralından şiddetle rahatsız oluyorum. Ulusal düzeyde ve ligler düzeyinde futbolumuzun kalite düşüşünü buna bağlıyorum. Sert oynanan bir futbol ortamında amacı sadece para kazanmak olan yabancı futbolcularla işler yolunda gitmiyor. Diğer yandan ismi biline oyuncuların ancak posaları çıktıktan sonra sadece para için Türkiye’ye geldiklerini de iyi biliyoruz. Bu kadar sınırsızca ve hayâsızca para harcanmasına birilerinin dur demesi gerekiyor.

Bugün yüksek niteliklere sahip stoper ya da santrfor bulmakta zorlanıyorsak, bunda bu abuk subuk yabancı transferi anlayışının ve kuralının etkileri var. Eğer yukarıdaki gibi kapanan ve kontratak ile gol arayan bir futbol anlayışınız varsa, bu oyun tarzında stoperlerin çok nitelikli olmaması fazlaca olumsuz etki yaratmıyor. Ama hâlâ iyi bir santrfor ihtiyacı olabilir.

İyi bir santrfor demişken; Batuhan Karadeniz’de daha iyi olmaya doğru hareketlenme başladı. Kilosundan fedakârlık edip biraz daha hızlandığında ulusal takımın aradığı santrfor olabilir. Göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder