20 Haziran 2010 Pazar

2011’de Siyasal İktidar Değişecek mi?

2011’de Siyasal İktidar Değişecek mi?

Gürcan Banger

Son yazılarımda satır aralarında 2011’in Türkiye açısından bazı ‘yeni durumlar’ anlamına geldiğini ifade etmeye çalışıyorum. Bunlardan bazıları değişen dünya durumu, kimileri ise iç konjonktür ile ilgili. Hiç kuşkusuz; iç ve dış dinamiklerin değişiyor olması kadar devletin, toplumun ve ekonominin de bu yeni durum karşısında nasıl bir pozisyon alacağı ve ne türden bir tepki modeline sahip olacağı da önemli. Küresel krizin artçı şoklarının devam etmesinin beklendiği, Avrupa Birliği ekonomilerinde yeni sorunların yaşanmaya başlandığı, içeride etnik terörün tırmanışa geçtiği ve 2011 Genel Seçimleri’nin yapılacağı bir ortamda ulusal, bölgesel ve yerel öngörülere ihtiyacımız var. Tabii ki; bu öngörülere bağlı olarak da A ve B (belki de C planları) gerekiyor.

Öyle anlaşılıyor ki; ihracatımızın önemli bir bölümünü yaptığımız Avrupa ekonomisi, 2011’de zor bir yıl geçirecek. Bunun etkileri, farklı ölçeklerde bizim ekonomimizi de etkileyecek. (Geçen hafta “Avrupa Nereye?” başlıklı yazımda bu konuya değinmiştim.) Diğer yandan yaşadığımız süreç, ülkede bir siyasal iktidar değişiminin ipuçlarını fazlasıyla vermeye başladı. Kendi adıma; 2011 Genel Seçimlerinin bir siyasal iktidar değişimi anlamına geldiğini düşünüyorum. Bu nedenle de ülkenin seçim sürecinde ve sonrasında (mevcut iç ve dış şartlara bağlı olarak) neler yaşayacağını öngörmeye çalışıyorum.

Sadede gelelim. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (Akparti’nin) yüzde 34 küsur oyla iktidara geldiği 2002 Genel Seçimlerinin öncesinden bu yana kamuoyu anketlerini daha yakında izliyorum. Elimde olan verilere göre her seçim öncesinde tahminler yapmaya çalıştım. Yanıldığım olduğunda nedenlerini bulmaya çalıştım.

Şu ana kadar mevcut bilgiler, 2011 seçimlerinin Akparti’yi dışarıda bırakan bir koalisyon hükümetine işaret ediyor. Anketler bir yana; ekonomik ve sosyal gelişmeler de bana bunu ifade ediyor. Önümüzdeki seçimin Akparti ile Akparti karşıtları arasında bir siyasal mücadele olarak geçeceğini, bundan CHP ve MHP’nin avantajlı çıkacağını, AKP – CHP – MHP dışında ancak bağımsız adaylarla BDP’nin Meclise girebileceği kanısındayım. Yeni kurulan (veya kısa vadede kurulması beklenen) partilerin 2011 seçimlerinde başarılı olacağına dair sağlam veri yok.

Bu kanaatleri taşırken elime Sonar isimli araştırma kuruluşunun Mayıs 2010 kamuoyu anketi geçti. “Türkiye Siyasi Eğilimler ve Beklentiler Araştırması” isimli çalışma, 24-27 Mayıs 2010 tarihleri arasında yapılmış. Sonuçları açısından zaman zaman ifade ettiğim öngörülerimle çakışıyor. Yakın dönemde daha önce incelediğim anketlerle de sonuçlarının benzeşmesi açısından da ilginç.

Aralarında Eskişehir’in de bulunduğu 16 il ve 33 köyde gerçekleştirilen kamuoyu araştırmasında 3000 kişi ile görüşülmüş. Örnek kütlenin belirlenmesin yaş ve cinsiyet gruplarının seçimine özen gösterilmiş. Ankette mevcut partilerin var olduğu birleşik oy pusulası kullanılmış. Diğer yandan Sonar isimli kuruluşun bu tür araştırmalarda ciddi deneyim ve birikimi olduğunu da söylemek lazım.

Anketin verdiği sonuçlara göre oy dağılımı (kesirler yuvarlanarak yaklaşık) büyükten küçüğe şöyle oluşmuş: CHP yüzde 30, Akparti yüzde 29, MHP yüzde 17, BDP yüzde 4, SP yüzde 4, DSP yüzde 3, DP yüzde 2, diğerleri yüzde 4 ve kararsızlar yüzde 6. Kararsız ve görüş belirtmeyenler dağıtıldığında CHP yüzde 32, Akparti yüzde 31, MHP yüzde 19 ve BDP yüzde 4 şeklinde bir dağılım oluşuyor. Ülkede vatandaşın son olarak sandığa gittiği 2009 Yerel seçimlerinden bu yana; Akparti yüzde 7,3 oy kaybına uğrarken, CHP yüzde 9,4 ve MHP yüzde 2,6 oy artışı sağlamış.

Akparti, CHP ve MHP’nin 2009 Yerel Seçimlerindeki (İl Genel Meclisi) oy oranları toplamı yüzde 77 olarak gerçekleşmiş. Sonar’ın Mayıs 2010 anketinde ise bu üç partinin oy oranları toplamı yüzde 82 olarak görünüyor. Bir başka deyişle; bu üç parti dışındaki partilerin oyları (yüzde 5 oranında) azalıyor. Yukarıda söylediğim gibi; oylar, Akparti – CHP – MHP üçlüsünde yoğunlaşıyor. Bir başka deyişle; Akparti ile karşıtları arasındaki mücadelenin yoğunlaştığını ve 2011 seçimini bu yönelimin belirleyeceğini gözlüyoruz.

Bu anketin (ve arada yapılan diğer kamuoyu araştırmalarının) mevcut partiler açısından bir yorumunu yapacak olursak şunları söyleyebiliriz. 1- Akparti, oy kaybetmeye devam ediyor. 2- Kılıçdaroğlu ile CHP ivme kazandı. 3- BDP seçmeninin bir bölümü CHP’ye yönelecek gibi görünüyor. 4- MHP’nin oyları yükselmekle birlikte aynı zamanda oylarının bir bölümünü CHP ve Akparti’ye kaptırmakta olduğu gibi bir izlenim var. MHP bir yandan oy havuzunu doldururken, diğer yandan oy kaçaklarına engel olamıyor. 5- Dindar seçmenlerin oylarının Akparti’de toplaşacağı anlaşılıyor; anket sonuçlarına göre SP’li seçmenlerin tekrar Akparti’ye geri döneceği gibi bir izlenim elde ediliyor. 6- DP seçmeni, oylarını CHP ve Akparti arasında paylaştırıyor.

Anketin en önemli sonuçlarından birisini paylaşarak bitireyim. Bu sonuç, muhtemelen siyasetçilerin ‘iyi’ kavramadıkları gerçeklerin başında geliyor. Ankete katılanların yüzde 73’ü işsizlik ve istihdam sorunlarından, yüzde 68’i ekonomik sorunlar ve pahalılıktan şikâyet ediyor. Medyanın ve siyasetin gündeminden düşmeyen Kürt açılımı yüzde 8, Anayasa değişikliği yüzde 8 ve Ergenekon benzeri konular yüzde 7 oranında ifade edilmiş. İnsanın “Halk nerede, siyaset nerede?” diye sorası geliyor.

Durum budur. Duyması gerekenlere sunulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder