21 Haziran 2010 Pazartesi

Kent, Seçim, Milletvekili ve Bakan

Kent, Seçim, Milletvekili ve Bakan

Gürcan Banger

Eğer önemli bir değişiklik olmazsa 2011’în son çeyreğinde yeni milletvekillerimiz olacak. Muhtemelen Meclis önemli oranda değişecek. Milletvekili aday adayları şimdiden hazırlıklara başladılar. Partisiz olanlar kendilerine uygun parti seçerken bazıları davet almak için vitrine çıkma gayreti içindeler.

Küreselleşme olgusu herkesin dilinde olan bir kavram… Muhtemelen eski veya yeni, deneyimli veya bu ‘işe’ ilk kez soyunan bir milletvekili aday adayının da bu konuda fikri vardır. Ama genelde konunun bir yönü gözden kaçırılır. Küresel Çağın getirdiği olgulardan birisi, kentler arası rekabettir. Bu süreçte hem ulusal hem de küresel düzeyde her kent, bir ekonomik ve sosyal figür olarak ayakta kalma ve hızlı büyüme çabasına girdi. Artık şirketler gibi şehirler de tüm Dünyada birbirleri ile yarış halindeler.

Kentler arası yarışın varlığını ve şartlarını gözden kaçırmak, kentin hızla pozisyon kaybetmesine neden oluyor. Tökezleyen, zamanında doğru atılımları yapamayan veya gerekli gelecek tasarımını oluşturup doğru stratejileri uygulayamayan kentler silinip yok olma sürecine giriyorlar. Türkiye’ye baktığımızda; kentler yarışını doğru biçimde kavrayan yerleşimlerin hızla yol aldıklarını görürüz. Özetle; atı alan Üsküdar’ı geçiyor, diğerleri ise geride nal topluyor.

Bu yarışta daha ‘iyi’ görünümlü bazı kentlerin, diğerlerinin görece geride olmasını ‘rahatlama’ vesilesi yapmamak gerekir. Yarışta başladığınız nokta kadar hızlanma yeteneğiniz de önemlidir. Fırsatları iyi kullanabilen veya kendine yeni fırsatlar yaratabilen kentler, artan ekonomik ve sosyal büyüme ivmeleri nedeniyle diğerlerini geçme başarısını elde edebilirler.

Bugünkü düzende bir kentin Ankara’da siyaseten güçlü temsili, kentler arası yarış için en değerli hızlandırıcılardan birisidir. Kaynakların çok büyük kısmının devlette toplandığı ve yerelden yönetilebilecek çok fazla olanağın bulunmadığı bir ülkede başkentte siyasi temsilin ve pozisyonel ağırlığın etkili olması doğaldır. Milletvekilleri, seçildikleri kentin Ankara’daki bağlantı noktalarıdır. Mecliste yasama (ve eğer imkân bulurlarsa hükümette yürütme) görevleri dışında, seçildikleri kenti Ankara’da temsil etmek gibi vazgeçemeyecekleri bir görevleri vardır.

Eskişehir açısından geçtiğimiz dönemin vekilleri, yukarıda çerçevesini çizdiğimiz görevlerin yerine getirilmesi açısından başarılı olmuşlar mıdır? Buna rahatlıkla “Evet, başarılıdırlar” demek hiç kolay değil. Belki kendi partililerinin ya da yandaşlarının işlerini takipte başarılı olmuş olabilirler. Ama geçtiğimiz dönemlerde Eskişehir’in olması gerekenin altında destek ve katkı aldığı açık bir gerçektir. Katkı alanlar ile daha az alabilen Eskişehir arasındaki farkı görmek için (iktidarın her anlamdaki desteğine fazlasıyla sahip olan) Kayseri ve Konya’yı incelemek yeterlidir. Bu iki şehrin (Ankara’nın desteğini almadan) sadece kendi iç dinamikleriyle başarılı olduklarını söylemek mümkün müdür? Hâlbuki Eskişehir gibi büyüyebilecek, ulusal ve küresel yarışta yer alabilecek kentlerin önünün açık tutulması gerekir.

Geçtiğimiz seçim kampanyası dönemlerinde nerdeyse tüm adaylar, kentteki sosyal ve ekonomik aktörlerle periyodik toplantılar yapılacağının ve sorunların tespit edilip çözümlerinin takipçisi olunacağının sözünü vermişlerdi. Ama ne yazık ki, dedikleri gibi olmadı. Aynı partiden seçilen vekilleri bile sorun tespiti ve çözüm arayışları için yeterli ölçüde ve katkı yapacak biçimde bir arada göremedik. Geçtiğimiz dönemde uzun zamandır ilk kez bir bakana sahip olan Eskişehir, bu şansını da iyi değerlendiremedi.

Kentler arası yarışın hızlı kentlerinde değişik görüşler arasında uyum ve uzlaşma aranırken, Eskişehir’de gündem çatışma ve uzlaşmaz tartışmalar üzerine kuruldu. Sorunlar, yerel aktörler tarafından ziyaretçi bakanlara ancak 3-5 dakikalık ortamlarda aktarılmaya çalışıldı. Ankara’ya giden heyetleri karşılayıp üst düzey görüşmelerde önayak olan vekilleri göremedik. Başka illerin vekilleri, ilden gelen heyetlerle toplantılar yapıp çözümler ararken, bizimkilerin ne hikmetse daima “Meclis’te çok yoğun çalışma ve programları oldu”. Özetle; vekiller ya Eskişehir’e gelmediler ya da onları Ankara’da bulamadık.

Şimdiye kadar milletvekili aday listelerinde içeriden veya dışarıdan farklı adaylar gördük. Seçilemese bile Eskişehir’i unutmayacağına ‘yemin billâh edenler’ oldu. Bırakın seçilemeyenleri; çoğu zaman seçilenleri bile mum ışığıyla arar olduk. Dolayısıyla bu dönem (nasıl sağlama alacaksak) aday belirlememizdeki ilk koşul, içeriden veya dışarıdan ama kesinlikle Eskişehir’i unutmayacak adayları bulup çıkarmamız gereğidir.

2011 Genel Seçimleri sonrasında (mevcut anket sonuçlarına göre) iktidarda Mecliste grup kuracak biçimde yer bulma ihtimali olan partiler AKP, CHP ve MHP’dir. Eskişehir olarak son dönemde Kayseri ve Konya gibi önemli hizmetler alan iller arasında katılmak istiyorsak; ilimizdeki partilerimiz, listelerine mutlaka Eskişehir’den seçilip bakan olabilecek birikim, kalite ve üstün nitelikte adaylar koymalıdırlar. Aday adayı olacakların da kendilerini bakan olacak biçimde hazırlamaları gerekir. Kentin ihtiyaç ve beklentilerini; aday adaylarının kişisel ikbal arayışlarının önüne koymak zorundayız. Eskişehir’in kendisini sırtlayacak vekilleri ve bakanları olmalı.

Eskişehir’in Mecliste sıra neferi olacak imi timi bellisiz aday adaylarına değil; finans ve yatırımlarla ilgili alanlarda bakan olabilecek nitelikte vekillere ihtiyacı var. Adaylığa soyunanın da, aday belirleyecek olanın da bu gerçeği göz önünde bulundurması kaçınılmaz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder