14 Ocak 2011 Cuma

Yeni Yönelimler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Yeni Yönelimler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Gürcan Banger

Önümüzde uzanan yeni dönemde giderek daha fazla etkili olması öngörülen yönelimlerden bir başkası, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) olarak görünüyor. Dar anlamda alınırsa; kurumsal sosyal sorumluluk; bir şirketin kamuoyu tarafından algılanan sosyal sorumlulukları ile ilgili olan konumu ve faaliyetleridir. Örneğin bir şirketin kendi kâr amaçlı faaliyetlerini yürütürken; bulunduğu coğrafyaya olumlu veya olumsuz etkileri, çevreye zarar vermesi ya da olumlu katkılar yapması ve şirketin bulunduğu yerdeki nüfusa yönelik olumlu - olumsuz tesirleri şirketin kurumsal sosyal sorumluluk niteliğini belirler.

Konuyu iş dünyası kültürü açısından yorumlarsak; kurumsal sosyal sorumluluk, kurumsal öz-düzenleme anlayışının iş modeline içselleştirilmiş hallerinden birisidir. Burada öz-düzenleme ifadesi ile şirketin herhangi bir dış baskı olmadan kendini düzenleme anlayışı kastediliyor. Şirket, bulunduğu yaşam çevresine zarar vermemek ve ortamı olumlu yönde geliştirmek için kendince bir politika üretip uyguluyor. Bu özelliği de içsel, kalıcı ve sürdürülebilir hale getiriyor. Örneğin şirket, doğal ve kültürel yaşam çevresinin korunup geliştirilmesi, nüfusun eğitim düzeyinin yükselmesi, sağlıklı kuşaklar yetiştirilmesi veya engellilere yönelik ayrımcılığa karşı mücadele edilmesi gibi konular programlar yapıyor veya projeler geliştiriyor. Bunu da kendi iş yapma modelinin bir parçası haline getiriyor. Böylece hem şirket ismini hem de (varsa) markasını tüketiciler gözünde daha sağlam ve güvenilir bir noktaya yükseltiyor.

Kurumsal sosyal sorumluluk politikası, içsel olarak şirketin kendini düzenlemesine yönelik bir biçimde işler. Politika; genelde hukukun üstünlüğü, ahlaki standartlar ve uluslararası kurallara uygun olmakla birlikte bunu yasal mevzuatın ötesinde bir sorumluluk ile uygulanır. Bu politikadan yaşam çevresinin, tüketicilerin, çevredeki toplulukların, çalışanların, paydaşların ve kamusal alanda yer alan diğer kişi ve kuruluşların olumlu etkilendiği öngörülür.

Kurumsal sosyal sorumluluk, yeni sayılabilecek bir felsefe değil. İlk kez 1970’li yıllarda sözü edilmeye başlanmıştı. Bu dönem, çok uluslu şirketlerin (CUŞ’ların) etkili biçimde ortaya çıktığı zaman dilimini oluşturuyor. Bu kuruluşların faaliyette bulundukları coğrafyada özellikle çevre kirliliği, yaş ve cinsiyet olarak çalışanların işe uygunsuzluğu ve düşük ücretler gibi konular nedeniyle oluşan sorunlar kurumsal sosyal sorumluluk gibi bir anlayışın gündeme getirilmesine neden oldu. Konuyu günümüzdeki biçimiyle literatüre katan isimlerin arasında iş dünyasının ünlü gurusu Michael R. Porter’ı anmak gerekir.

Günümüzde kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesi; güvenlik, çevre sorunları ve küresle ısınma, yenilenebilir kaynakların kullanımı ve doğanın korunması, yoksullukla mücadele, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, eğitimin yayınlaştırılması, sosyal gelişimin sağlanması ve hayvan haklarının tanınır ve uygulanır hale gelmesi gibi konulardan oluşuyor. Bu konularda çalışmalar yapan şirketler, bu anlayışı stratejik hale getirdiklerinde tüketiciler ve kamuoyu nezdinde şirkete ilişkin olumlu bir imaj oluşmasına katkı yapıyorlar. KSS’nin istenen nitelikte olması için bu faaliyetlerin uygun kaynak bulunduğunda değil; bütçenin bir parçası haline getirilerek yapılması beklenir. Bu anlayış çerçevesinde; KSS kavramı, bir şirketin iyi bir toplum yaratmak için gönüllü olarak katkıda bulunmasını ifade eder.

Diğer yandan kumsal sosyal sorumluluk karşısında entelektüel dünyanın duruşu, yukarıda özetlediğim ‘sempatik’ çerçeveden ibaret değil. Bu kavramı kuşku ve karşıtlıkla karşılayan kesimler de var.

Özellikle liberal bir grup uzman, kurumsal sosyal sorumluluk düşüncesinin, firmaların kâr güdümlü olması gerektiği ile çeliştiğini ifade ediyor. Kâr güdümlülük ile KSS anlayışının uyuşmadığı yönünde itirazları var. Diğer yandan KSS kavramının samimiyetsiz ve ikiyüzlü olduğunu söyleyen daha radikal kişiler de mevcut. Bunlar özellikle kamunun bazı görevlerinin ihmal edilerek şirketlere daha rahat bir faaliyet ortamı sağlandığını söylüyorlar. KSS ile insanların ve yaşam çevresinin ekonomik kültürel kapitalizmin insafına bırakıldığını söyleyecek biçimde itirazlarını genişletiyorlar.

Nasıl yorumlarsanız yorumlayın; ortada bir gerçek var. Günümüzde ve gelecekte iş dünyasını şekillendirecek önemli yönelimlerden birisi kurumsal sosyal sorumluluk. Firmalar, bu anlayışı içselleştirmek ve ilgili alanlarda faaliyetlerde bulunmak için KSS temelli yapılanma ve bütçeleme çabası içinde olacaklar. En önemlisi; kurumsal sosyal sorumluluk, şirketler arası rekabetin her düzeyde unsurlarından birisi haline geldi. Bu yönlü yönelim büyüyerek devam edecek gibi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder