30 Temmuz 2010 Cuma

Bir Kenti Kurmak, Geliştirmek ve Dönüştürmek

Bir Kenti Kurmak, Geliştirmek ve Dönüştürmek

Gürcan Banger

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde olağanüstü toplantısının ilk oturumunda, 5393 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik uyarınca, 11 bölgenin Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje alanına dâhil edilmesi konusu görüşüldü. Toplam 2,5 milyon m2 alanı kapsayan projelerin hazırlanması konusu kabul edildi.

Büyükşehir Belediye Meclisi Eskişehir’de Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje alanlarının belirlenmesi ve ilan edilmesi konularını görüştü. 5 yıl içerisinde uygulanacak olan proje çerçevesinde, toplam 2,5 milyon m2´lik alanı kapsayan 11 bölge, Meclis gündemini oluşturdu. Toplantıda; Gündoğdu 1 (Porsuk Çayı´nın yanındaki bölüm), Gündoğdu 2 (Ankara Yolu´nun sağ tarafı), Gündoğdu 3 (Alpu Kavşağı çevresi), Büyükdere-Gültepe (Odunpazarı Belediye Fidanlığı yanı), Vişnelik (İl Özel İdaresi´ne ait kamu arazisi), Sazova (Fuar alanı), Küçük Sanayi Sitesi, Mustafa Kemal Paşa (Tozman Pasajı, Sıcak Sular Mevkii ve İş Bankası sırası), Mustafa Kemal Paşa - Kurtuluş (Eski Otogar, eski un fabrikası ve Asarcıklı Caddesi’nin bir bölümü), Baksan Küçük Sanayi Sitesi ve Keresteciler Sitesi’nin Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi alanı olarak tespiti konusu, Bayındırlık ve İmar Komisyonu´na havale edildi.

Bu süreç, Eskişehir açısından gerçek bir sınav olacak. Neden derseniz; kentsel dönüşüm asla katılımcı demokrasiden ve katılımcı yönetimden ayrı düşünülemeyen bir konudur. Yukarıda adı geçen alanların dönüştürülmesi konusunda oralarda yaşayan insanların, kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı kanaatinde değilim. Bundan sonrasında hazırlanacak projelerde halkın, o yörelerde yaşayan kentli yurttaşların görüş, talep ve isteklerine kent yöneticileri tarafından nasıl yaklaşılacağı ilginç bir muamma olarak karşımızda duruyor. Diğer yandan kentsel dönüşüm için belirlenen alanlarda yükselecek olan kentsel rantın kimlere avantaj sağlayacağını da birlikte göreceğiz.

Katılımcı demokrasi ve yönetime katılma denince; konu, ister istemez kentin sorunları ve yapılanması üzerine yöneliyor. Katılımcıların genel şikâyetleri arasında Eskişehir’in kendi halinde bugüne kadar vizyonsuz gelişi önemli bir yer tuttu. Bir güç çıkıp “Ben bu kenti yeniden yapacağım” dese, bu tezin bu kentte kabul görebileceği izlenimini taşıyabilirim. Bazı ülkelerde kentlerin baştan yaratılmasının veya yeni kentlerin planlanarak kurulmasının örnekleri görülüyor. Her kent, Eskişehir örneğinde olduğu gibi kendi gelişimi içinde denetimsiz (yağ damlası modeli ile) büyümüyor.

Kentin belli bir vizyona göre kurulması ve gelişmesi içinde belli mantık unsurlarını içeriyor. Örneğin kentlerin aşırı büyüyerek çözülemez sorunlara yol açmaları önleniyor. Yine aşırı büyümüş kentlerde yerel hizmet maliyetlerinin aşırı arttığı biliniyor. Eskişehir’in de gerçeği olan bu durumun engellenmesi, sağlıklı planlanmış kentlerle önlenebiliyor. Bir vizyona göre kurulan ve gelişen kent örneklerinde aşırı insan yoğunlaşması önlendiğinde mekânların daha yaşanabilir olması sağlanıyor. Böylece yeterli miktarda yeşil alanı olan, doğa ile ilişkisi düzgün sağlıklı kentler oluşabiliyor.

Planlı bir bakışla ele alınan kentlerde kentin sıçramalı büyümesini önlemek de dikkate alınan önemli faktörlerden birisidir. Banliyölerle (veya gecekondu bölgeleri ile) sıçramalı olarak büyüyen kentler, kentsel mekânın sürekliliğini ve bütünlüğünü yitirmesine neden olmaktadır. Böylece kent açısına örneğin ulaşım gibi yeni ciddi maliyet unsurlarının oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca daha sonraki dönemlerde bu tür banliyö / eski varoş bölgelerinde olağan yaşamsal akışın dışında yeniden yapılanma ve kentsel dönüşüm ihtiyaçları doğmaktadır.

Buna bağlı olarak muhtemelen itiraz edilebilecek bir noktayı daha dikkate sunmak isterim. Sosyal ve kültürel imkânları düşünülmeden yapılmış, ortak kent mekânı açısından gelişimi dikkate alınmamış toplu konut alanlarının da banliyöler gibi sıçramalı büyümeye neden olduğunu düşünüyorum. Bir dönem “kent rantının hizmetinde” görev yapan yerel yöneticiler, bugün toplu konut konusunda bu yanlışı yapma riski ile karşı karşıyalar.

Eskişehir’in gelecek vizyonu, son dönem yapılan zihinsel çalışmalarla ve kentin iç ve dış dinamikleri ile daha açık görülmeye başlanmıştır. Eskişehir, kendini giderek bir üniversite, sanayi ve kültür/tarih/termal turizmi üçlüsü ile tanımlamaya başlamıştır. Bundan sonraki gelişimi de bu tercihlere uygun olarak yapılmalıdır. Bu üç güçlü yanın ve buna bağlı fırsatların nasıl değerlendirileceği üzerine düşünmek ve bunlara bağlı yeni stratejiler ve sivil / ekonomik ortaklıklar geliştirilmelidir. Bunu yapacak olan, bizden başka kimse de yoktur.

Sözün özü şudur: İçinde demokrasi ve katılımcılık içermeyen her dönüşüm projesi halka karşı yapılmış bir harekettir. Kentli yurttaşların kendi kentlerine sahip çıkma bilincine ulaşmalarında hızlı ve çevik olmalarını diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder