17 Temmuz 2010 Cumartesi

Cinsellik ve Eğitim

Cinsellik ve Eğitim

Gürcan Banger

Bir uzman, “Günde üç öğün yemek yiyen herkes yemek kitaplarının neden seks kitaplarından üç kat fazla satıldığını anlamalı” diyor. Muhtemelen gözlemlere dayanan doğru bilgidir. Ama insanları olumlu ya da olumsuz en çok etkileyen konu cinsellik olmasına rağmen ciddiye alarak bilgilenme ve eğitim alma anlamında üzerine en az düştüğümüz konu da cinsellik… Ayıplar, tabular, yasaklamalar hâlâ pek çok toplumda cinselliği hak ettiği ilgi ve özeni bulamamış bir konumda bırakıyor.

Toplumumuzda “Cinsellik nedir?” türünde sorular içeren bir kamuoyu araştırması yapılsa, nasıl tanımlamalar ortaya çıkar acaba? Bunu kestirmek kolay değil. Ama kamuoyunun gözünde cinselliği oluşturan unsurlar arasında; olumlu anlamda duygusallığın, haz almanın, yakınlaşmanın; olumsuz olarak ise çekinmenin, korkmanın, tiksinmenin, saldırganlığın ve saldırıya uğramanın değişik oranlarda yer alacağını kestirebiliriz. Belki de bu soruşturmada sağlığın cinsellikle bağdaştırılması, en az ilişkilendirilen unsurlardan birisi olacaktır. Cinsellik dendiğinde örneğin çıplaklık akla gelir de, bu konunun fiziksel, duygusal, düşünsel ve sosyal yönleri olan karmaşık bir bileşim olduğu düşünülmez. (Aklıma takıldı: “Cinsellik ve seks arasında ne fark var?” diye sorsak sizce nasıl cevaplar alırız?)

Cinsellik konusunda sıklıkla başvurulan tanımlardan birisi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılmış olandır:” Cinsellik, insanın tüm yaşamının ana unsurlarından birisidir. Kişinin biyolojik cinsiyetini, toplumsal cinsiyete dayalı kimlikler ve rollerini, cinsel yönelimini, erotizmi, haz almayı, yakınlaşmayı ve üremeyi içerir. Cinsellik; düşünceler, fanteziler, arzular, inançlar, davranışlar, değerler, özellikler, denemeler, roller ve ilişkilerle ifade edilir ve deneyimlenir. Cinsellik tüm bu unsurları içermekle birlikte, daima hepsinin aynı anda yaşanacağı söylenemez. Cinsellik; biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, ahlaki, yasal, dini ve manevi faktörlerin etkileşimiyle yönlenir.”

Dünya Sağlık Örgütü, 2002’de cinsel sağlık konusunda bir tanımlama yapmış: “Cinsel sağlık; cinsellikle ilişkili olarak fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal yönlerden iyi olma halidir. Cinsel sağlık; sadece hasta olmamaya, tüm fonksiyonların yerinde olmasına ve sakatlığın bulunmamasına bağlanamaz. Cinsel sağlık; zorlama, ayrımcılık ve şiddet olmadan haz alınan ve güvenli cinsel deneyim olasılığı yanında, cinselliğe ve cinsel ilişkilere olumlu ve saygılı bir yaklaşımı gerektirir. Cinsel sağlığın elde edilebilmesi için tüm insanların cinsel haklarına saygı duyulmalı; bu haklar korunmalı ve kullanılabilmelidir.”

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bu tanımlamaları okuduğumuzda, cinsellik olgusunun günlük yaşamda bize yansıyandan daha kapsamlı bir bilinç ve farkındalık gerektirdiğini kavrıyoruz. Konunun; ekonomiden siyasete, biyolojiden inançlara kadar çok farklı boyutları olması ise cinselliğin genelde göz ardı edilmiş önemini ortaya koyuyor.

Genel kabul görmüş cinsellik ve cinsel sağlık tanımlarını yukarıda verdikten sonra; kısaca ‘cinsel haklar’ konusuna değinmekte yarar var. Yine Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarına dayanarak; haklar konusunun önemli yönlerini dile getireyim. Cinsel haklar, insan hakları uzayının bir parçasını oluşturur. İnsan hakları ve cinsel haklar ile ilgili çerçeve; genelde ulusal yasalar, küresel insan hakları belgeleri ve sosyal - siyasal haklar sözleşmeleri gibi diğer uzlaşma belgelerinde dile getirilmiştir.

Cinsel haklar manzumesi, kısaca şu unsurları içerir: a- İnsanlar, cinsel sağlık ve üreme sağlığı bakım servisleri de dâhil olmak üzere cinsellikle ilgili en yüksek sağlık standardına ulaşabilmeli. b- İnsanlar, cinsellikle ilgili bilgileri arayabilmeli, edinebilmeli ve ifade edebilmeli. c- İnsanlar, cinsellik eğitimi alabilmeli. ç- İnsanların bedensel bütünlüğüne saygı gösterilmeli. d- İnsanlar, arkadaşlarını / eşlerini seçebilmeli. e- İnsanlar, cinsel açıdan aktif olmaya veya olmamaya karar verebilmeli. f- Cinsel ilişkiler rızaya dayalı olmalı. g- Evlilikler rızaya dayalı olmalı. h- İnsanlar, çocuk sahibi olmaya veya olmamaya karar verebilmeli. i- İnsanlar; tatmin edici, güvenli ve haz veren bir cinsel yaşama sahip olabilmeli.

Bu hakların kullanımında; zorlama ve baskı olmaması, ayrımcılık yapılmaması ve şiddet uygulanmaması gerektiğini eklememe gerek var mı? Sanırım; uzunca bir süre için gerek var.

Cinsellik konusunda bilgilenme ve eğitim eksikliği yaşamımıza rağmen bazı gelişmeler her geçen gün bu konuyu yaşamımızın içine daha fazla yerleştiriyor. Cinselliğe değinmeyen TV dizisi ya da sinema filmi yok gibi. Sosyal yaşamdaki değişim, cinsel tarafların yaşamın her alanında karşı karşıya gelmelerine neden oluyor. Küreselleşen yaşam, cinselliği de küreselleştiriyor. Tüm yasaklamalara rağmen reklam sektörü ciddi oranda cinsellikten nasipleniyor. Bu arada ergenlik yaşı da ciddi biçimde küçüldü. Seksi bir görünüm elde etmek için erkekler ve kadınlar adeta yarışıyorlar.

Cinsellik önemli mi? Amerikalı romancı Henry Miller bu soruya “Cinsellik tekrar dünyaya gelişin dokuz nedeninden biridir. Diğer sekizi önemli değildir.” cevabını veriyor. Hiç kuşkusuz; tarihin her döneminde cinsellik önemli olmuştur. Bugün tüm değerleri metalaştıran kapitalizmin ya da başka faktörlerin etkisiyle de olsa; cinsellik, dün olduğundan çok daha farklı bir yerde… Ama ne yazık ki; cinsellik konusunda bilgilenmemiz ve bu konunun eğitimine verdiğimiz önem ve ayırdığımız zaman hâlâ yerlerde sürünmeye devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder