28 Ağustos 2010 Cumartesi

Dışımızdaki Dünya - 3

Dışımızdaki Dünya - 3

Gürcan Banger

Dünyayı modeller ile anlıyor, açıklıyor veya öngörüyoruz. Kimi zaman gerçekle modeli karıştırdığımız oluyor. Dünyanın, insanların modellere göre davranmadığında şaşkınlık geçiriyoruz. Hâlbuki modeller, gerçek dünyanın bizim basitleştirdiğimiz hallerinden başka şeyler değil.

Bir mimari proje veya bir yapının maketi, ilgili yapının modelidir. Örneğin “Herkes parayı sever” dediğimizde insanlar hakkında gene bir model önermiş oluruz. Tüm bilim dalları ve disiplinler modellerden yararlanır. Modeller kâğıt üzerinden bilgisayar ortamına kadar çok değişik biçim ve içeriklerde geliştirilebilir. Bu tür çalışmaların amacı dünyayı açıklayabilmek ve gelecek konusunda bazı öngörülerde bulunabilmektir.

Karmaşık olan yaşamı kavramak için yaşamımızdaki sistemlerin temsili gösterimleri olan modelleri kullandığımızdan söz etmiştim. Örneğin bir hidrolik santralin bilgisayar ortamında yazılım aracılığı ile bir modelini üretebiliriz. Bu bilgisayar programını depremsellik, yakıt yeterliliği, elektrik şebekesinin enerji ihtiyacı veya nitelikli insan ihtiyacının karşılanıp karşılanamadığı gibi bazı verilerle besleyerek henüz inşa etmeden santralin gerçek yaşam sorunları karşısında nasıl davranacağı üzerine bilgiler edinebiliriz.

Eğer yaptığımız bu model, gerçek sisteme yeterli yakınlıkta ve istenen duyarlılıkta ise, gerçekten çok yararlı bilgiler verebilecektir. Örneğin bölgenin depremsellik özelliklerini dikkate almayan bir model, bu konuyla ilgili bir öngörüde bulunamaz. Dolayısıyla depremselliği bir faktör olarak modele katmadığımızda ciddi bir eksiklik yapmış oluruz.

Geçtiğimiz yüzyılda gerek teknolojik altyapının yetersizliğinden gerekse anlaşılma kolaylığı sağlamak için daha basit modeller kurmayı tercih ediyorduk. Bugün küreselleşme denilen ve yaşamı gerçekten zorlaştıran bir süreci yaşıyoruz. Küreselleşme ile birlikte işletmeyi etkisi altında tutan pek çok yeni faktör gündemimizi işgal ediyor. Bu nedenle çağın iş modelleri de çok daha karmaşık ve ayrıntılı olmak zorunda.

Geçtiğimiz dönemlerde işletmeler, birbirinden bağımsız bölüm ve birimlerden oluşuyordu. Örneğin personel, satış, muhasebe veya depo gibi birimlerin kendi içlerine kapalı bir yaşamları vardı. Hâlbuki yaşadığımız zaman diliminde tüm bölümler birbirleri ile bağlantılı ve iletişim içinde olmak zorunda. Bu zorunluluk, hem işlerin karmaşıklaşmasından hem de işletmede tüm çalışanların karar süreçlerine katılma gereğinden kaynaklanıyor. Böyle karmaşık ilişikler sisteminin, firmanın iş modelini hantallaştırmaması için de ‘çevik şirket’ hızlılığına sahip olmak gerekiyor.

İşletmedeki her birimin diğerleri ile iletişim içinde olabilmesi için geliştirilmiş pek çok yeni yöntem var. Örneğin şirket içinde elektronik posta kullanımının getirdiği bazı yararlar olduğu kuşku götürmez. Pek çok büyük firma, kendi sahip, yönetici ve çalışanlarının kullanımına yönelik olarak Internet -veya kuruluş içinde intranet- ortamında haber ve iletişim portalları geliştiriyor. Firma mensupları burada genel kararları okuyabilirken, şirketteki gelişmeleri anında izleyebiliyor veya resmî kayıt-kuyut işlerini buradan yapabiliyorlar. İyi uygulanmış bir firma portalı ile katılımcı kararlar alabilmek için anketler veya referandumlar yapmak, demokratik bir yönetim ve iş modeli geliştirmek mümkün.

Hızlı ve çevik bir firma olabilmek için sadece piyasadaki değişimleri izlemek yetmez. Özgün ve firma için yerelleştirilmiş eğitimler kaçınılmazdır. Eğitim çalışmaları ile kısa vadede bazı sorunlara çözüm bulunamazsa da, uzun dönemde sorunların kalıcı çözümü için eğitim vazgeçilmez önemdedir.

Bugünün iş modelindeki önemli kavramlardan birisi, farklılık yaratmaktır. Pek çok firma, ürün ve hizmetlerinde değişiklik yaparak bir farklılık yaptığı inancına sahiptir. Genelde iş yapma biçimlerinin de –yani iş modellerinin de- bir farklılık yaratması ve hatta bir marka olması gereğini unutur.

İş yapmanın kolay ve rahat olduğu o eski güzel ‘konformist’ günler çok gerilerde kaldı. Şimdi her an farkında, çevik, yenilikçi ve bir davranış geliştirmeye hazır olmak gerekiyor. Önceden gerekli hazırlıkları yapmayanlar, riskler ve krizler kapıyı çaldığında çaresiz kalıyorlar. ‘Batan günün ufkunda’ olmamak için şartlara uygun hazırlıkta ve donanımda olmak gerekiyor.

Modeller gerçeklerin iyi ya da kötü taklitleridir. Dünyayı daha kolay anlamamızı, açıklamamızı ve öngörmemizi sağlıyorlar. Onlar bizim için kolaylık sağlayıcı araçlardan başka şeyler değiller. Ama kendi yarattığımız putlara ve idollere bağlanıp kaldığımız gibi modelleri de haddini aşar biçimde abarttığımız oluyor. Bu noktada uyanık ve bilinçli olmak lazım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder