24 Ağustos 2010 Salı

Yönetimde Hata Yapmak

Yönetimde Hata Yapmak

Gürcan Banger

1868-1951 yılları arasında yaşamış olan Fransız düşünür Alain diyor ki: “Hata işlemenin şaşılacak bir tarafı yoktur. Hata, her türlü bilginin ilk şeklinden başka bir şey değildir.” 1879-1955 yılları arasında yaşamış ünlü fizikçi Albert Einstein diyor ki: “Hata yapmayan insan yoktur. Kişinin insanlıktaki derecesi, hatalarını kabul edip düzeltmek için gösterdiği gayret ve titizlikle ölçülmelidir.”

Bir yöneticiyi hataya mahkûm edebilecek ilk unsur, kavramın cazibesidir. Örneğin performans değerleme, böyle heyecanlandıran kavramlardan birisidir. Yönetici, tanımını veya gerçekten ihtiyacı olup olmadığını bilmediği cazibelere ‘kurban’ olur.

Her gün yapageldiğimiz işleri sorgulamaz oluruz. Ezelden ebede aynı şekilde devam edecekmiş gibi gelir bize. Böylece fırsatları kaçırırken, yaklaşan tehditleri göremeyecek kadar körleşiriz. Zaman zaman rutinleşmiş olanı sormak gerekir.

İnsan zihni, soru sormayı unuttuğunda tembelleşmeye başlar. Çevresinde (ve tabii işletmede) olup bitenleri kayıtsız ve ilgisiz olarak izlemeye başlar. Farkındalıkla, yaşamın genellemelerinden ve basitleştirmelerinden zihnimizi kurtarmak zorundayız.

Yöneticinin başına gelebilecek en önemli tehditlerden birisi, kendi düşüncesine kilitlenmiş kalmaktır. Bu durumda ışık ile gölge, siyah ile beyaz, ses ile suskunluk arasındaki fark izlenemez olmaya başlar. Her taraf monoton bir renksizliğe bürünür.

Eğer ölçmüyorsanız, önce farkında olamazsınız, sonra yönetemezsiniz. Doğru değişkenleri ve kriterleri kullanarak ölçümler yapmayan bir yönetici, bir süre sonra oluşan ciddi değişimin nedenlerini anlamakta zorlanır.

Yaşam, sadece duygulardan veya akıldan ibaret değildir. İş yaşamında başarı aklın gücü kadar duyguların sürükleyiciliğini de gerektirir. Doğru karışımı bulmak lazım… Duygusal girişim gücü, aklın yönetim yetkinliği ile dengelenmeli.

Size 10 tane topu aynı anda atsam muhtemelen hiçbirini tutamazsınız. Ama bir ya da iki top atsam, bir tane tutabilme olasılığınız yükselir. Akıllı yönetici, işletmesinin “çekirdek işinin” farkındadır. Kendi işinde de delege etmeyi doğru biçimde kullanır.

Her başarılı işletmenin mantık çerçevesinde bir alanda uzmanlık üst düzeyinde olmak var. Kendi işinde uzmanlığı yakalayan işletme, kendi farklılığını yaratacak yetkinliğe de ulaşıyor. Başarılı yönetici, şirketin dikkatinin dağılmasına izin verecek hatalar yapmaz.

Pek çok yönetici, performans değerleme konusunda başarısız çalışanlara yoğunlaşmıştır. Bunları nasıl ayıklayabileceği konusunda ciddi anlamda zaman harcar. Hâlbuki yüzde 90 gibi bir orana sahip olan ortalama personelin performansının artırılmasına daha fazla zaman ayırsa elde edecekleri çok daha büyüktür.

Bir işletmede her zaman sorun vardır. Önemli olan, sorunları bulup ortaya çıkaracak sistematiği kurabilmektir. Kötü yönetici sorundan kaçınır; iyi yönetici sorunu bulup çıkarmaya ve çözmeye çalışır.

İyi yönetici, bir çözüm üretirken; bunun aynı zamanda yeni fırsatlar yaratmasına dikkat eder. Bu nedenle bir çözüm üzerinde çalışırken, alternatif çözümlere kafa yorar. Kötü yönetici için ise önemli olan sorunun bir an önce göz önünden kalkmasıdır.

Yönetirken çok sayıda hata yapabiliyoruz. Kimi zaman alışkanlıklarımız ve kötü huylarımız, bazen korkularımız, çoğu zamanda özensizliğimiz ve dikkatsizliğimiz bu hataların kaynağını oluşturuyor. Belki yeterince yaratıcı ve yenilikçi olmaya da çalışmıyoruz. İyi yönetici olmak, kişinin kendisinin ve kurumunun misyonunu ve vizyonunu iyi anlamasıyla yakından ilgili… Aynı zamanda kendi görev tanımını iyi bilmesiyle de… (Devamı yarın)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder