23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kent ve Edebiyat

Kent ve Edebiyat

Gürcan Banger

Bu yılın (2010’un) Temmuz ayının sonlarına doğru yazılı medyada satır aralarına sıkışmış bir haber yer aldı. Muhtemelen dikkatimizi çekmemiş olabilir. Ama “Avrupa kenti”, “Dünya kenti” gibi kavramların fütursuzca ve kolaylıkla kullanıldığı bir ortamda gözden kaçırmamamız gereken bir haberdi:

“Edinburg, Melbourne ve Iowa City'nin ardından, UNESCO'nun seçtiği 4'üncü edebiyat kenti olan Dublin için başvuru, geçen yılın sonunda Dublin Belediyesi kütüphane biriminin öncülüğünde yapılmıştı.

İrlanda Kültür, Turizm ve Spor Bakanı Mary Hanafin, bu unvanın, zengin edebiyat geçmişi ve çağdaş edebiyattaki başarılarıyla adından söz ettiren Dublin'e verilmesinden büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, dünya çapında UNESCO tarafından ‘edebiyat kenti’ seçilme başarısını elde eden 4 kentten biri olmanın, Dublin'deki kültür turizmine canlılık getireceğini söyledi.

Haber, Dublin'deki edebiyat çevrelerince de büyük sevinçle karşılandı.

James Joyce, Oscar Wilde, William Butler Yeats, George Bernard Shaw, Samuel Beckett ve Seamus Heaney gibi dünyaca ünlü edebiyatçıların doğup büyüdüğü İrlanda'daki yazar müzeleri ve edebiyat festivalleri, denizaşırı ülkelerden de yoğun ilgi görüyor.

Dublin'in UNESCO tarafından ‘edebiyat kenti’ seçilmesinin, edebiyat etkinliklerinin sayısını ve İrlanda'nın bu alandaki şöhretini daha da artıracağına inanılıyor.”

Haberden ilk anladığımız şu ki; övünülecek bir kente sahip olmak için orada sanatın ve özel olarak edebiyatın da yer bulması gerekli. Buradan hareketle ‘edebiyat kenti’ konusunda bir tanıma ulaşmak için önce edebiyatı hatırlamak lazım. “Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatına” edebiyat deniyor. Düşünce ve duyguları güzel etkin ve kolayca dile getirme sanatı olarak da isimlendirilir. Edebiyatın amacı okuyucuya estetik bir haz edindirmektir. Bu başlık altında şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, masal, destan, ağıt gibi çeşitli alanlar yer alır.

Kolayca indirgeyebiliriz ki; bir kentin bu alanlarda öncü veya bilinir olması için edebiyatın ustalarını yetiştirmiş, daha doğrusu bünyesinde barındırıyor olması gerekir. Tohumun kök salıp gelişebileceği bir toprak ve iklim olması beklenen bir durumdur. Bir kentte de edebiyatın gelişmesi için ortamın bu gelişime uygun olması ve kentli vatandaşları bu yönde motive etmesi akla gelen ilk ihtimaldir.

Bu durumda yaşadığımız kent için şunu sormalıyız: Bu kentte yılda kaç tane edebiyat eseri basılıp yayınlanıyor? Bu kentin yerel, bölgesel, ulusal veya uluslararası düzeyde okunma fırsatını yakalamış kaç tane edebiyatçısı var? Bu kentte şiir yazmanın ötesine geçebilmiş, eserleri kitapçı raflarında yer alabilmiş kaç tane edip yaşamaktadır? Bu kentin kaç tane sanat veya özelde edebiyat dergisi var? Bu kentin insanları tarafından kurulmuş ve yönetilmekte olan kaç tane edebiyat içerikli İnternet sitesi var? Bu kentte yaşayan ediplerden kaç tanesi ulusal veya küresel düzeyde gerçekten anlamı olan ödül almış? Bu kentte yılda kaç tane edebiyat, kongresi, sempozyumu, atölyesi veya yarışması yapılıyor? Bu kentin yerel gazetelerinin ve dergilerinin kaç tanesinde sanat ve edebiyat köşesi mevcut?

Bir kentin her geçen gün daha fazla tüketim mekânları toplamına dönüşmesi, o yerleşimi bilinmeyen bir açmaza sürükleyen bir sarhoşluk gibidir. Ancak acı sona ulaşıldığında geri dönülmezliğin farkına varılır. Bir kent önce üretim mekânları, insanları ve örgütleri toplamı olmalıdır. Üretim anlayışı sanayiden sanata, hizmetlerden yerel potansiyelin etkin ve verimli değerlendirilmesine kadar uzanmalıdır. Edebiyat da bu üretim sürecinde yerini almak zorundadır.

Bir kentin edebiyat alanında nasıl gelişme sağlayabileceğine dair bir örnek vereyim. Kısa adı NanoWriMo olan “Ulusal Roman Yazma Ayı (National Novel Writing Month)”, ABD’de kâr amaçsız bir kuruluş tarafından sürdürülen bir projedir. Her katılımcı bir ay içinde en az 50.000 sözcükten oluşan bir roman yazmaya çalışır. Bu yarışmaya 2007 yılında 101.767 kişi (roman yazma meraklısı) katılmış; 15.335 kişi etkinliği başarı ile bitirmiş. 1999 Temmuzunda 21 katılımcı ile başlayan etkinlik başarı ile sürdürülüyor. Buna benzer (NaNoFiMo gibi) başka sürekli etkinlikler de var. Bunlara ilişkin ayrıntıları İnternet ortamında kolayca bulmak mümkün…

Sözün özü şu ki; bir kentin ‘iyi’ kabul edilmesi için o yerleşimin sanat ve edebiyat alanında da gelişmeler yaşaması ve yaşatması gerekli. Bunun için de kendi yenilikçi yol, yöntem ve tekniklerini bulmalı. Çünkü sanat ve edebiyat, bir kenti kent yapan önemli unsurlardan birisi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder