31 Ağustos 2010 Salı

Referandumun Sonucu Ne Olur? - 2

Referandumun Sonucu Ne Olur? - 2

Gürcan Banger

Konsensus Araştırma firmasının Haziran 2011 içinde yaptığı referandum anketi sonuçları, o anki durumun yüzde 54 “Hayır”, yüzde 46 “Evet” dolayında olduğunu gösteriyordu. Sonar Araştırma’nın Ağustos 2011 soruşturması ise durumu yüzde 51 “Hayır” ve yüzde 49 “Evet” olarak veriyor. Hiç kuşkusuz; oy oranlarında genel başkanların meydan konuşmaları, medyadaki açıklamaları ve ‘ağızdan kaçıveren’ cümleleri etkili oluyor.

Şimdiye kadar olan gelişmeler, (“Hayır” ihtimali daha yüksek olmakla birlikte) dağılımın yüzde 45 - 55 aralığında “Evet” ya da “Hayır” lehine olacağını gösteriyor. Bu durumun açıklaması, referandum sonuçlarının siyasal iktidarın tutum ve davranışlarını ve siyasal tercihlerini fazlaca etkilemeyecek şeklinde olabilir. Özetle; eğer oy oranları yüzde 45 – 55 aralığında oluşursa, referandum sonucu ne olursa olsun iktidar politikalarında ciddi bir değişim görmek mümkün olmaz.

Siyasal duruma bir de genel seçim oy tercihleri açısından bakalım. Sonar’ın Mayıs 2011 araştırması ile ilgili en ilginç durumun; oyların AkParti, CHP ve MHP’de kümeleşmesi olduğunu belirtmiştim. Mayıs’ta üç partinin oy oranı yüzde 82 dolayında idi. Konsensus’un Haziran 2011 sonuçları üç partinin toplamının yüzde 83 olduğunu gösteriyordu. Son olarak Sonar’ın Ağustos 2011 sonuçları ise AkParti, CHP ve MHP toplamının yüzde 82 olduğunu söylüyor. Dolayısıyla (yüzde 4-5 oy oranında kalması beklenen BDP’yi bir yana koyarsak) yakın ve orta vadede ülkenin geleceğini bu üç partinin belirlemeye devam edeceğini söyleyebiliriz.

Sonar’ın Ağustos 2011 anketine göre; ham sonuçlar AkParti’nin yüzde 33, CHP’nin yüzde 28, MHP’nin yüzde 12 dolayında olduğunu gösteriyor. Kararsızlar ve görüş belirtmeyenler dağıtıldığında ise AkParti yüzde 37, CHP yüzde 31, MHP yüzde 14 dolayında oy alacak şeklinde görünüyor. Sonar’ın Mayıs ayı ile karşılaştırıldığında; AkParti’nin yüzde 5 dolayında yükseldiğini, CHP’nin yerinde kaldığını, MHP’nin ise yüzde 5’lik bir kayba uğradığını görüyoruz. (Bu arada karşılaştırma olması açısından 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde il genel meclisi oylarının AkParti yüzde 38, CHP yüzde 23, MHP yüzde 16, DTP yüzde 6, SP yüzde 5 şeklinde olduğunu belirteyim.)

Bu sonuçlar ile Sonar Araştırma uzmanlarının yaptığı yorum raporda (aynen) şöyle verilmiş: “AKP’nin %37 oranının, yaklaşık 16 puanı Kürt kökenli vatandaşlarımızdan geliyor. Bu durumda, Türk seçmenden %20 alması, AKP’nin birinci parti olmasına yetiyor. CHP’nin güçlenmesi ve referandum süreci, bir kısım MHP ve SP seçmeninin AKP’ye kaymasına neden olmuştur.”

Sonar Ağustos 2011 kamuoyu soruşturmasının diğer partilerle ilgili yorumları ise şu şekilde verilmiş: “Az da olsa, MHP seçmeninin bir bölümünün, AKP’ye yöneldiği gözlenmiştir. CHP, 2 aydır ulaştığı oy oranını korumuş, ancak birinciliği AKP’ye kaptırmıştır. CHP’nin yeni lideri ile uzlaşamayan bir grup sosyal demokrat, seçmen ve parti örgütü DSP’nin oyunu yüzde 3’lerde korumaktadır. BDP’de oy kaybı gözlenmektedir. Partinin kongre süreci ve CHP’nin güçlenmesi, (bir süre önce %5’lere ulaşan) SP seçmeninin yarısını AKP’ye yönlendirmiştir. Bir süredir %2’lerde seyreden DP, bu kez %3 oy oranına çıkmıştır.)”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olduğu sıralarda yapılan anketler 2011 genel seçim sonuçları açısından bir CHP + MHP koalisyonunu işaret ediyor gibiydi. Ağostos’ta ulaştığımız nokta ise AKP’nin tek başına hükümet olmaya devam etme ihtimalini güçlendirmiş görünüyor. Diğer yandan her ne kadar yüzde 45 – 55 aralığında bitebilecek referandum oylaması siyasal iktidarı fazlaca etkilemeyecek olsa da; yeni bir siyasal konjonktürün oluşması daima mümkündür. Zayıf siyasal hafızalı toplumlarda her an yeni gündemlerin oluşması ve seçmenlerin bir uçtan diğerine savrulması beklenen bir durumdur.

“Referandumun Sonucu Ne Olur?” diye başlarken şunları yazmıştım: “Memlekette iki tür kaygı ve merak var. Bir grup günlük iaşesini elde edip evlad-ü ayale ekmek götürme derdinde. Bir diğer grup ise ‘İktidarı nasıl olur da ele geçiririz?’ derdinde… Gerçekte bir üçüncü grup daha var. Ekmek derdini önüne koyanlar dışında kalan ‘siyaset saflarına’ doğrudan müdahil olmayan bir başka bölüm ise ‘Memleket elden gidiyor’ ya da ‘Din elden gidiyor’ vaveylalarının peşine takılmış siyasal rantçıların dümen suyunda debeleniyor.”

Ülkenin gerçeklerini ifade eden ipuçları da anketin sonuçları arasında yer almış. Ankete katılanlara en önemli sorunlarının ne olduğu sorulduğunda verdikleri cevaplar şöyle: İşsizlik ve istihdam yüzde 74, Ekonomik sorunlar ve pahalılık yüzde 65, terör olayları yüzde 63… Siyaset erbabı ise birinin boyu, diğerinin soyu ile uğraşıyor. Millet ekmek derdinde; siyasetin ise keyfi yerinde… Gerçekten insanlar layık oldukları şekilde mi yönetiliyorlar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder