28 Eylül 2010 Salı

Eskişehir’i Yatırımcıya Tanıtmak…

Eskişehir’i Yatırımcıya Tanıtmak…

Gürcan Banger

Ülkemiz sanayi ve ticaretinin genel özellikleri arasında sermaye ve girişim yetersizliği ilk sıralarda yer alır. Ne eğitim sistemimiz, ne de geleneksel kültürümüz girişimciliğe ve yatırımcılığa uygun değildir. “Aman; çocuğum, bir devlet kapısına memur olsun” diye hayaller kurarak gün dolduran ebeveynlerin çocuklarının girişimci olmasını beklemek de hayalden öteye geçmez.

Bir de; bir girişim geliştirebilmiş olanlara göz atalım. Ekonomik işletmelerimize baktığımızda; sermayeden kurumsallaşmaya pek çok sorunları olduğunu görürüz. Ama bunların neredeyse tamamında tanıtım ve pazarlama konularında ciddi eksiklik ve zafiyet var. Farklı ve nitelikli bir ürün veya deneyim biriktirebilen bir işletme, nedense bunları tanıtıp pazarlamakta aynı başarıyı gösteremez. Çoğu zaman reklâm yapmak, tanıtım ve pazarlama ile eşdeğer tutulur. Reklâm için tüketilen kaynaklar, çoğu zaman beklenen getiriyi sağlamaz.

Günümüzde şehirler de ekonomik işletmelere dönüşmüşlerdir. Kentlerin birbiriyle yarışmaya başlaması, küresel ve ulusal pastadan daha fazla pay alma çabasından başka bir şey değildir. Eğer şehir, potansiyelini kullanarak daha fazla kişi ve kuruluşu cezp eder ve daha fazla gelir sağlarsa; hiç kuşkusuz, o şehirdeki işletmelerin getirisi de buna paralel olarak artacaktır.

Bir şehrin gelişmesi, nüfus olarak büyümesi değildir. Kentsel gelişim, öncelikle orada yaşayan yurttaşların daha yüksek ve adaletli dağılmış gelire ve bireysel – çevresel olarak daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları demektir. Özellikle girişim ve sermaye yetersizliği çeken bölgelerde bu olumlu koşulların sağlanma yollarından birisi, yatırım yapacak kişi ve kuruluşlar için şehrin cazip hale getirilmesidir.

Yatırımcı, “Bizden iyisi yok” gibi içeriksiz bir söyleme gelmez. Yatırımcı, ciddi veri envanterine sahip olmadığı yöreye de gelmez. Ve yatırımcı, kendisine pek çok açıdan cazip koşullar sunmayan bir kente yatırımını getirmez. Demek ki; şehri uygun verilerle donatılmış bir çerçeve içerisinde tanıtmak ve pazarlamak son derece önemlidir.

Ne yapmalı? Her faaliyet, iki önemli unsuru içermek zorundadır. Eskişehir’i yatırımcıya tanıtma faaliyeti bir ‘örgütlenme modeli’ ve bir ‘iş-zaman planı’ içermek zorundadır. Bu bağlamda örneğin Valilik koordinasyonunda bir “Eskişehir’i Yatırımcıya Tanıtım Kurulu” oluşturulabilir. Bu kurulda İl Genel Meclisi’nden belediyelere, meslek odalarından özel sektöre, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından uzmanlara kadar değişik kesimlerden kişi ve kuruluşlar bulunabilir. Böyle bir kurul, ilk hedef olarak bir “Eskişehir’i Yatırımcıya Tanıtım Planı” üzerinde çalışabilir.

Yine böyle bir heyetle veya başka bir mekanizma aracılığı ile “Eskişehir Yatırım Kılavuzu” türünde (Türkçe ve İngilizce olmak üzere en az iki dilde) bir kapsamlı doküman hazırlanarak bunun ilgili noktalara (yatırımcı odaklara veya potansiyel girişimcilere) ulaştırılması sağlanabilir. Bu çalışmalar kapsamında olmak üzere yatırımcıya ulaşım noktalarında yukarıdaki çerçeveyi tanıtacak konferanslar, paneller ve sergiler düzenlenebilir, uygun fuarlara katılım sağlanabilir. Bir başka faaliyet türü olarak, örneğin gelecek yıl, “Eskişehir Yatırımcıya Tanıtım Yılı” ilan edilerek bu çerçevede şehrin ekonomik ve sosyal aktörlerinin bir dizi etkinlik içinde bulunması önerilebilir.

Ne yazık ki, Eskişehir, ülkemizde birlikte iş yapmasını yeterince bilmeyen kentsel örneklerden birisini oluşturmaktadır. Çekişmeler, çoğu zaman işbirliklerinin önünü tıkamaktadır. Bu nedenle böyle bir süreçte başta Vali Kadir Çalışıcı olmak üzere Valilik’in etkin koordinasyonu önemlidir.

Eskişehir ekonomisi ve sosyal yaşamı, kendini dünyaya ve ülkeye daha fazla fark ettirmek zorundadır. Bu ise tanıtım ve pazarlama için örgütlü, planlı ve bütçeli organizasyonlar olmadan gerçekleşemez. Tekil yurt içi – dışı ziyaretlerle veya plansız randevularla başarıya ulaşılacağı kanaatinde değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder