24 Mayıs 2010 Pazartesi

Ekonomik Büyümenin Anahtarları ve Eskişehir

Ekonomik Büyümenin Anahtarları ve Eskişehir

Gürcan Banger

Kentler arası rekabeti olumlu veya olumsuz yönlerden yorumlayanlar var. Tartışmanın her iki kanadının da haklı yönleri olabilir. Ama kesin olan bir nokta şu ki; küreselleşme adını verdiğimiz olgu, bizim niyetimizin ve duygularımızın dışında olacak biçimde kentleri öne çıkarıyor ve bir kentsel rekabet sürecine itekliyor. Bu yarışın dışında kalanlar hızla eriyip yok oluyorlar. Bu nedenle yaşadığımız kentin ölçeği, küresel rekabet şartlarına uygun olmasa bile bu durumu dikkate almak ve ona göre davranmak zorundayız.

Günümüz kentlerinin gündem konularının başında ekonomik büyümenin anahtar alanlarını bulmak ve bunlarda gelişme sağlayabilmek geliyor. Dünyada ekonomik değişime uğrayan kentlere göz attığımızda; dikkatimizi çeken unsurların başında o kentin ‘girişimcilik’ özelliği geliyor. ‘Bağlantılılık’ olarak ifade edebileceğimiz olgu ise gene önemli konulardan birisi olarak dikkati çekiyor. Bağlantılılık, ilgili kentin ulaşım (lojistik) ve iletişim olanakları ile başka ekonomi odakları ile bağlantıyı ve buna ilişkin altyapıyı ifade ediyor. İşte bu nedenle Eskişehir’in Gemlik ve Mudanya üzerinden tren yolu denize bağlantısının gerçekleştirilmesi ve denize ulaşılan noktada bir lojistik üssün kurulması, kentin ‘bağlantılılık’ özelliğini geliştiren bir etki yapacaktır.

Çağın en değerli kavramlarından birisi olan ‘sürdürülebilirlik’, kentler için de geçerli olmak zorunda. Bir başka deyişle; bir kent ekonomisi, kendi değişiminde ve rekabet şartlarında sürdürülebilirliği sağlamak zorunda… Bir kent ekonomisinin ‘sürdürülebilirlik’ özelliğini sınamak istersek; ekonomik krizler karşısından neler kaybettiğini ya da hangi alanlarda sağlam kaldığına bakarak bir sonuca oluşabiliriz. Bu anlamda son küresel krizin Eskişehir’e etkilerinin araştırılmaya değer bir konu olduğu kanaatindeyim.

Dünya deneyimi, kentlerin farklılaştığı kavramlardan bir diğerinin ‘çekicilik’ olduğunu gösteriyor. Çekicilik (albeni, cazibe) özelliğine sahip kentlerin diğerlerine oranla daha nitelik ekonomik gelişim süreci yaşadığını ve daha olumlu sonuçlar aldığını ortaya koyuyor. Son yıllarda Eskişehir’in ulusal ölçekteki rakiplerine oranla hayli yol aldığını söyleyebiliriz.

Bu kısa özette son olarak; nitelikli bir kentin ‘kapsayıcılık’ özelliğinden söz etmek isterim. Bu kavramın yorumunu tam istihdamı hedeflemekten o yerleşimde yaşayan insanların kentin tüm olanaklarından adil biçimde yararlanmalarına kadar uzayan biçimde yapabiliriz. Eğer kent, bir sistem olarak bazı kesimlere ve topluluklara karşı ayrımcılık yaparak onları ekonomik ve sosyal yaşamın dışında tutmaya ‘çalışıyorsa’, bu durum o kentin ‘kapsayıcı’ olduğunu söylemek mümkün değildir.

Girişimcilik, bağlantılılık, sürdürülebilirlik, çekicilik ve kapsayıcılık olarak özetlediğim bu kentsel niteliklere ilişkin birkaç not daha verebilirim. Örneğin; girişimcilik özelliği yüksek olan bir kentin bunu yüksek katma değer üreten, muhtemelen ileri teknoloji içeren bir mal ve hizmet üretim yapısı ile gerçekleştirmesi beklenir. Benzer biçimde; girişimci bir kentin her kademede nitelikli işgücüne sahip olması ve iş yapma süreçlerinde rekabet edebilir maliyet avantajları bulunması gerekir. Bu bağlamda her düzeydeki eğitim – öğretim kurum ve kuruluşlarının, kentin nitelikli işgücü ihtiyacına uyarlanmış bir yaklaşım göstermeleri de önemlidir.

Eskişehir, Anadolu’nun önemli kavşaklarından birinde yer almaktadır. Bu önemli özelliğine rağmen ulaşım (lojistik) sorunlarının tümüyle çözüldüğünü söylemek mümkün değil. Bu anlamda Eskişehir – Mudanya / Gemlik tren yolunun gerçekleştirilmesi, havayolu ulaşımının önündeki engellerin aşılıp hava ulaşımının nitelikli hale getirilmesi ve süren karayolu çalışmalarının hızlandırılması yakıcı önemdedir.

Sürdürülebilirlik özelliğine sahip bir kent; üstün yaşam kalitesi örnekleri sergiler. Toprak ve mekân kullanımında verimliliği gözetir. Nitelikli işgücünü ve katma değerli turisti çekme özelliği gösterir. Aynı zamanda kentin yaşam çevresine verilen zararların en aza indirilmesine özen ve çaba gösterir. Kent içinde ulaşılabilirliğin düzenli bir trafik akışı ve altyapısı ile sağlanmasını da bu çerçevede düşünmek gerekir.

Sürdürülebilirliğin bir diğer yansıması kendini o yerleşimde iş yapan ekonomik işletmelerin yapısından gösterir. Firmaların yaşam süresi, sürdürülebilirliğin göstergelerinden birisidir. Ne yazık ki; (birkaç yıl önce ETO kayıtlarında yaptığım bir araştırmaya göre) Eskişehir firmalarının ömür olarak bu özelliği sergilediği kanaatinde değilim. Aynı şekilde yerel ve bölgesel firmaların krizlere karşı dayanıklılığı ve yıllar içinde gösterdikleri ekonomik büyüme (küçülme) de incelenmelidir. Buradan kentsel sürdürülebilirlik konusunda önemli ipuçları elde edilebilir.

Eskişehir, yaşam çevresi ve kent merkezinin cazibesi açısından çekicilik özelliği geliştirdi. Önümüzdeki hedef, bu çekiciliği kentin diğer alanlarına ve fonksiyonlarına yaymaktır. Benzer biçimde kentin ekonomik ve sosyal yaşama yeterince dâhil olmamış kesimlerini kazanmak da hedeflerimiz arasında olmak zorundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder