8 Mayıs 2010 Cumartesi

Eskişehir Denize Bağlanmalı…

Eskişehir Denize Bağlanmalı…

Gürcan Banger

Sıklıkla söz ettiğim gibi; Eskişehir 1800’lü yılların sonlarına kadar Anadolu’nun küçük bir yerleşimidir. İstanbul – Bağdat Demiryolu Projesi kente bir canlılık getirir. Benzer biçimde Kafkaslardan ve Rumeliden gelen göçlerin de şehrin ekonomisinde ve sosyal yaşamında ciddi etkileri olur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan kamu yatırımları da Eskişehir’in ekonomik ve sosyal olarak oluşmasında katkılar yapmıştır.

Ama tüm bu süreç içinde Eskişehir yavaş büyüyen bir kenttir. Sorunlar zamanında çözülmese bile daha sonraki yıllarda problemlerin arkasından yetişmek mümkündür. Özetle; Eskişehir kentinin geleneksel büyüme modeli, yağ damlasıdır. Aynen bir yağ damlasının bir kâğıt veya bez parçasına düşüp dağıldığı gibi Eskişehir’de geleneksel merkezi olan Çarşı’yı odak alarak büyümüştür bugüne kadar. Bugün bu süreç biraz hızlanmış olmakla birlikte (Fabrikalar Bölgesi’ndeki kentsel dönüşümü bir tarafa koyduğumuzda) odaklanmış yayılımın sürdüğünü görürüz.

Fiziksel mekânın nasıl geliştiğini bir yana bırakırsak; büyümede dikkati çeken nokta, kentsel yayılmanın neredeyse kendiliğinden olmasıdır. Bugüne kadar ne kentliler, kentin mekânsal gelişimi konusunda bir öngörü sahibi olmuşlardır, ne de kent yöneticilerinin böyle bir vizyonu olabilmiştir. Eskişehir’de gecekondulaşma görülmemekle birlikte, düşük konut kalitesi ile birlikte (zaman zaman kent rantının paylaşımı mücadelesine dayalı olarak) kendiliğinden ve şekilsiz bir mekânsal yayılma olagelmiştir.

Bugünkü durum, geçmişten farklı mıdır? Bence değil. Aynı ağır aksak yürüyüş, kentsel rant ve tüketim beklentileri üzerine kurulmuş olarak devam ediyor. Kentte oluşan değişim, vizyoner bir plan ve program içerisine oturmuyor. Kent abuk subuk yayılırken merkezdeki sıkışma devam ediyor.

Eskişehir’in gelişim trendi kırılmalarla gerçekleşir. Örneğin Bağdat Demiryolu, dış göçler, Cumhuriyet yatırımları şehrin gelişimi trendinde kırılmalar yaratmıştır. Bu nedenle Eskişehir’in tarihini ve geleceğini klasik projeksiyon teknikleri ile anlamak zordur. Bundan sonraki gelişimin de bir yeni kırılma ile olacağını tahmin etmek zor değildir. Ama şu noktanın altını çizmemiz gerekir. Şehrin bundan sonraki gelişiminin yönetilmesi ve denetlenmesi gerekmektedir.

Son yıllardaki gelişmeler Eskişehir’in tüketim yönelimini öne çıkarırken, üretimde aynı hız elde edilemedi. Bu konuda 30-50 yıl öncesinde vücut bulmuş sorunların (yavaş gelişimin yarattığı yanılsama nedeniyle) çözülmemiş olmasının etkisi var. Eğer örneğin ulaşım (lojistik) sorunları önceki yıllarda çözülmüş olsaydı, bugün Eskişehir, Dünya ve ülkenin diğer bölgeleri ile çok daha sağlam bir ekonomik ilişki kurmuş olacaktı. Hava yolu, karayolu ve demiryolu bağlantılarının zamanında geliştirilmemiş olmasının olumsuz sonuçları bugün açıkça gözleniyor.

Hâlâ çözülememiş sorunların başında Eskişehir’in deniz bağlantısı geliyor. Geçmiş yıllarda da zaman zaman söz edilmekle birlikte Eskişehir – Gemlik veya Eskişehir - Mudanya demiryolu gerçekleştirilemedi. Bu durum ise Eskişehir ekonomisinin Dünyaya akmasında ciddi engellerden birisini oluşturdu.

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin yakından bilenler, bölgede ciddi bir sınaî potansiyel olduğunu farkındalar. Her geçen gün yurt içinden veya dışında yeni yatırımcılar tesis kurmak Eskişehir’e akıyorlar. Dünyanın her yerinden iş sahipleri, yarı mamul veya son ürün yaptırmak üzere Eskişehir sanayisinin yeteneklerini kullanmak üzere Eskişehir hakkındaki farkındalıklarını artırıyorlar.

Artık Gemlik veya Mudanya üzerinden Eskişehir’in denize bağlantısını gerçekleştirmek gecikmelere mahal yok. Gerek şehri denize bağlayacak olan tren hattı gerekse hattın iki ucundaki lojistik tesisler ivedilikle planlara dâhil edilmeli ve gerçekleştirmek üzere faaliyete geçilmelidir.

Eskişehir’in deniz bağlantısının önemini ve değerini kavramakta güçlük çekenler, hiç kuşkusuz Eskişehir’in geleceğini hayal edemeyenler olabilir. Büyük yerleşimler büyük vizyonların eseridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder