8 Mayıs 2010 Cumartesi

Toplum İçin Ortaklaşa Rekabet

Toplum İçin Ortaklaşa Rekabet

Gürcan Banger

Toplum adını verdiğimiz kavram, değişik kategorilerden, alan ve sektörlerden oluşuyor. Toplumu var eden farklı bileşenler, güç odakları ve paydaşlar var. Diğer yandan bu büyük oluşumun sağlıkla yaşayabilmesi ve gelişerek ilerleyebilmesi için bazı kurallarda gerekiyor. Kalıcı ve sürdürülebilir bir sosyal yaşamı sağlamak için bu türden ilke, kural ve standartlardan vazgeçmek neredeyse mümkün değil. Ama ne yazık ki; bizim toplumumuzda farklı güç alanlarının tanımı ve anlamı yeterince kavranamamış. Bu nedenle toplumun kendini ifade ve idare alanlarından birisi olarak siyaset, bu tür kuralsızlıklardan en çok nasibini alan kategoridir.

Duymayan ve bilmeyen kalmamıştır. Örneğin Eskişehir’deki sosyal ve ekonomik aktörlerin ilin yararına olan işlerde bir araya gelemediğinden sıklıkla şikâyet edilir. Kentin sosyal göstergelerini bilenler, Eskişehir’in önde gelen yönetici, temsilci ve güç odaklarının bir araya gelerek birlikte ve dayanışma içinde iş yapmayı bilmediğini ifade ederler. Gerçekten ortak iş yapmama, birlikte hareket etmeyi bilmemekten mi kaynaklanmaktadır? Yoksa bunun arkasında başka faktörler mi var? Gerçekten açık yüreklilikle sormamız ve cevaplamamız gereken bir soru…

Değişik kişi veya kuruluşların biraraya gelerek bir sivil toplum ya da sosyal sorumluluk projesi yapacakları bir örnek durumu düşünelim. Doğal olarak burada amaç, bu proje aracılığı ile halka ve çevreye yararlı faaliyetlerde bulunmaktır. Bu nedenle birlikte iş yapmayı engelleyen herhangi biri durumun olmaması gerekir. Ama genelde birlikte çalışma mümkün olmadığından ortada ortak iş yapmayı engelleyen bir durum var demektir. Nedir bu engeller?

Özetle; işin esası şudur: İnsanlar, örneğin bir uzlaşma ve ortak payda ortamı olan sivil toplum çalışmalarında bile siyasi ceketlerini çıkarmak istememektedirler. İki farklı siyasi görüşe veya partiye mensup iki kişi, birbirlerine siyasal prim kazandıracakları duygusuyla uzak durmayı tercih etmektedirler. Çoğu zaman (kent ve toplum yararına bile olsa) karşıt ve muhalif olma isteği, birlikte dayanışma içinde olma gayretinin önüne geçmektedir.

Örneğin iki sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmeleri gereken bir durumu hayal edelim. Her iki örgütün başkan veya yönetimleri, biraraya gelişleri kendi siyasi görüşlerine göre belirlemektedirler. Eğer karşı taraf, onaylamadıkları bir siyasi görüşe sahip ise uzak durmayı ve yapılacak işi ‘katı biçimde eleştirmeyi’ tercih etmektedirler. Halbuki, sivil toplum çalışması ve siyaset ayrı kategorilerdir. Sivil toplum örgütleri, siyaset alanının dışında, ilgili tüm bireyleri içine alacak biçimde kurulur, yapılanır ve çalışırlar. Ama siyasi tarafların, sivil örgütü ele geçirme ve kendi ‘çıkarlarına’ kullanma amaçları ‘sivil olanı’, ‘siyasi olan’ haline getirmektedir.

Bu sıklıkla gözlenen anlayışın neden oluştuğuna da yakından bakmak gerekir. Bir özdeyiş halinde; ‘Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir’ denir. Ama Dünya’nın bugün vardığı noktada fark ediyoruz ki; bir anlamda değişimin kendisi de değişiyor. Böyle bir dünya durumuna uyum sağlamak kolay değil.

Gün, kişinin at gözlüklerinden kurtularak dünyaya tarafsız sorularla bakabilmenin zamanıdır. Soruları doğru sorup doğru cevapları edinebilmek için yaygın ve sürekli eğitim gereklidir. Geçtiğimiz yüzyılda 25 yıl içinde tamamlanan eğitim süreci, bugün yaşamın tamamına yayılmıştır. Artık okumak, araştırmak, sorgulamak ve öğrenmek yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır.

Türkiye’de öyle kesimler var ki; kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Farklı düşüncede olan insanların bu ortama katılmalarına tahammülleri olmadığı gibi, ortak düşünce ve eylem için de adım atma niyetinde değiller. Bu ülkenin gerçekleri ve sorunları, içinde yaşadığımız dünyayı ve sosyal koşulları doğru anlamayı gerektirmektedir. Kapıları birbirine kapatarak sorunları, ne anlamak ne de çözmek mümkündür. Siyaset, sadece muhaliflerle mücadele alanı değil; ama öncelikle vatandaşa hizmet etme meselesi ve onun problemlerini çözme alanıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder