11 Mayıs 2010 Salı

Eskişehir’de Ekonomik Büyüme Üzerine Birkaç Not

Eskişehir’de Ekonomik Büyüme Üzerine Birkaç Not

Gürcan Banger

Bir ülkede serbest ekonomi kurallarının işlemesi, orada ekonominin kendi başına ve başıboş biçimde gelişeceği anlamına gelmez. Toplumu ve ekonomiyi oluşturan aktörler değişik müdahale biçimleri ile kentsel ekonominin istenen biçimde oluşmasına ve gelişmesine katkı yaparlar. Bu aktörlerin bazılarını özetle saymak gerekirse; merkezî ve yerel yöneticileri, meslek odalarını, üniversiteleri, ar–ge kuruluşlarını, danışmanlık ve iş geliştirme merkezlerini, iş dünyasının sivil toplum kuruluşlarını ve medyayı ilk elde sıralayabiliriz.

Ama bir kentte ekonominin arz edilen içerik, çeşitlilik ve derinlikte gelişmesi öncelikle bir vizyon ve stratejik planlama konusudur. Bu planlama, zorlayıcı olmaktan daha çok; yönlendirici, teşvik edici ve özendirici hedefler koymaya ve stratejiler belirlemeye yöneliktir. Bu anlamda Eskişehir ile ilgili –aşağıdaki gibi– bir beyin fırtınası yapabiliriz.

Eskişehir ekonomisini yakından incelediğimizde; sınaî ve ticari işletmelerin –genel anlamda– ölçek olarak küçük olduklarını görürüz. Birkaç büyük şirket yanında pek çok firmanın çalışan sayısı, ciro, pazar payı ve sermaye açısından rakip kentlerdekinden –sayısal değer olarak– büyük olmadığı gözlenir. Eğer bir kentte firma ölçeğinin büyümesi isteniyorsa; muhtemel çözümler arasında işbirlikleri, şirket birleşmeleri ve kümeleşmeler öne çıkar.

Eskişehir ekonomisinin geleceğine bakarken mevcut işletmelerin kalıcılıkla sürdürülebilirliğinin sağlanması ve ihtiyaç duyulan sektörlerde sınaî / ticari kümelerin oluşturulması önümüzdeki hedeflerin birisi olmalıdır. Bu arada gerek firmaların elde ettiği katma değer gerekse çalışanların aldığı ücret açısından daha verimli sektörlerin öne çıkarılmasının bir strateji olarak belirlenmesi gerekir. Özetle; uzun vadede Eskişehir kendi ekonomisine ve sosyolojisine uygun katma değerli sektörleri belirleyip bunların gelişimini hedeflemelidir.

Bir kentsel ekonominin gelişimini değerlendirirken; bu sürece destek verecek geleceğe yönelik altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi önemlidir. Bu altyapı kentteki ulaşım yollarından telefon ve Internet iletişimine toplantı merkezlerinden hizmet kuruluşlarının mevcudiyetine kadar geniş bir alanı kapsar. Endüstriyel parkların ve teknoloji bölgelerinin kurulması ve var olanların gelişmesini de bu çerçevede düşünmek gerekir.

Bir kentin ekonomik altyapısını oluşturan unsurlardan bir diğeri, eğitimle ilgili kurum ve kuruluşlardır. Eğitim; iki üniversitesi, yüksek okullaşma oranı ve önemli meslek liseleri ile Eskişehir’i farklılaştıran yönlerden birisidir. Diğer yandan kurumsal özelliği olan firmaların yetkin mühendisler ve kurumsal nitelikleri gelişmiş yöneticiler arayışı içinde oldukları bilinmektedir. Bu firmalar, mühendis ve yöneticilerin diplomaya sahip olmanın çalışma şartları açısından yetersiz olduğunu ısrarla ifade etmektedirler. Bu anlamda genç mühendislerin ve yönetici adaylarının kurumsal yönetim, üretim yönetimi, proje yönetimi ve kişisel gelişim gibi yetkinleşmiş olmaları gerekiyor. Dolayısıyla kentin eğitim altyapısının bu yetkinlikleri kazandıracak biçimde gelişmesi gerekiyor. Üniversitelerin müfredat içi veya dışı imkânlarla öğrencilere sözünü ettiğim yetkinlikleri kazandırması gerekiyor. Aynı şekilde resmî ve özel danışmanlık kuruluşları ile iş geliştirme merkezlerinin de bu yaygın eğitim sürecine katkı koyması beklenir.

Kentsel ekonominin sadece kentin kendi kaynakları ile beslenmesi ve gelişmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda özel sektörün yatırım katkılarına ek olarak kentteki kamu kaynaklarının ve merkezden sağlanacak katkıların da eklemlenmesi gerekir. Bunu sağlayacak olan ise kentin merkezdeki ve yereldeki yöneticileridir.

Bir kentin geleceğini belirleyen unsurlardan birisi, kentteki ekonomik aktörlerin (işletmelerin, kurum ve kuruluşların) işbirliği yapma yetenekleridir. Bu işbirliğinin biçimleri kümelerden açık inovasyona, şirket satın almalarından ortak girişimlere kadar türlerde olabilir.

Eskişehir’i farklılaştıran yönlerden birisi kentin yaşanabilirliğini ifade eden yüksek sosyal yaşam endeksleridir. Bu yönde eksiklikleri gidermek, genel anlamda merkezî yönetimin yerel temsilcileri ile yerel yönetimlere düşer.

Bu kısa özetin ifade ettiği şudur: Kentin ekonomik büyümesini ve yönlenmesini sağlamak üzere kentin aktörlerinin değişik kademe ve derinlikte bir araya gelmeleri, vizyon, plan ve proje üretmeleri gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder